Bir yılı daha geride bırakıyor; yeni umutlarla, yeni hedeflerle, yeni heyecanlarla, yeni bir yıla başlangıç yapıyoruz. Ne mutlu ki, 2009 yılı, her anlamda Beşiktaş’ın, Beşiktaşlılar’ın yılı oldu. Dileğimiz, 2010’a da Siyah-Beyaz damga vurmak.
Geride bıraktığımız 2009, siyahın gücünü, beyazın temizliğini gösterdiğimiz bir yıl oldu. Tarihin sayfalarına Beşiktaşımız’ın adını altın harflerle yazdırdık. Hem Turkcell Süper Lig hem de Türkiye Kupası şampiyonluğunu kazanan futbol takımımız, 19 yıl aradan sonra milyonlara çifte sevinç yaşattı. Yarım asırdır kulübümüzün gündeminde olan BJK Fulya Süleyman Seba Kompleksi’nin açılış kurdelesini kestiğimiz gün, Beşiktaş için yeni bir devir başladı. En başta yine bize çifte şampiyonluk yaşatan hentbol takımımız olmak üzere, branşlarda da Beşiktaş ambleminin damgasını vurduk. İnanıyoruz ki, 2010 yılı da sportif başarıların yanı sıra hem tesisleşme hem de kurumsallaşma açısından yine Beşiktaş’ın, Beşiktaşlılar’ın yılı olacak. Beşiktaş Camiası’nın birlikteliğini, büyüklüğünü ve gücünü bir kez daha herkes görecek. Hiç yitirmediğimiz azim ve inançla, 2010’a merhaba…
İnandık, Başardık Çifte Şampiyonluk Yaşadık
Geride bıraktığımız 2009 yılında şüphesiz bizi en çok mutlu eden, milyonları sevince boğan, futbol takımımızın hem Turkcell Süper Lig hem de Türkiye Kupası şampiyonluğunu kazanması oldu. Beşiktaşımız; zorlu bir sezonun ardından emeğiyle, alın teriyle Türkiye’nin en büyüğü olduğunu kanıtladı.
Ligin yedinci haftasında yılların tecrübeli ismi Mustafa Denizli’nin teslim aldığı takımımız, ilk yarıyı liderin altı puan gerisinde ve altıncı sırada kapatmıştı. Ancak ligin ikinci yarısıyla, yani 2009 yılının başlamasıyla birlikte Beşiktaşlılar için siyah günler sona erdi ve beyaz zaferler arka arkaya gelmeye başladı. İlk olarak, tıpkı iki sezon önce olduğu gibi, 2008-2009 Fortis Türkiye Kupası finalinde de yine ezeli rakibimiz Fenerbahçe’yi yenerek kupa şampiyonu olduk. Beşiktaşımız, dört muhteşem golle bu zafere ulaşırken, Fenerbahçe kupa özlemini 27. seneye taşıdı. Takımımız, bir diğer şampiyonluk mücadelesi verdiği Turkcell Süper Lig’inde de, 2009 yılında sadece bir mağlubiyet aldı. Ve yarım asırlık ligin en zorlu, en çetin, en temiz ve en unutulmaz sezonunun yaşandığı 2009 yılını Beşiktaşımız şampiyonlukla taçlandırdı. Tarihimizdeki 13. şampiyonluğumuzun kutlamaları da, Beşiktaşlılar’ın düğününün nasıl olacağını gösterir nitelikteydi. Yaşlısı-genciyle, kadını-erkeğiyle, 7’den 70’e Siyah-Beyaz renklere gönül veren herkes yıllarca hafızalardan silinmeyecek muhteşem bir şölen yaşandı. 19 yıl sonra çifte şampiyonluk coşkusunu yaşadığımız 2009 yılında takımımız istatistiklerin de şampiyonuydu. En çok galip gelen, en az yenilen, en çok gol atan takım olma unvanlarını kazanan Siyah-Beyazlılarımız, Şampiyonlar Ligi’nde de beşinci kez katılma hakkı kazandı. Grup maçlarında güçlü rakiplerle mücadele eden futbolcularımız, her ne kadar gruptan çıkamasa da, bu kulvarda da önemli bir başarıya imza atarak, dünya devi Manchester United’i kendi sahasında devirerek, adından söz ettirdi.
Amblemimizin Olduğu Her Yerde Zirvede Yer Aldık
2009 yılı, sadece futbolda değil, diğer branşlarımızda da fırtına gibi estiğimiz bir yıl oldu. Siyah-Beyazlı sporcularımız, Başkanımız Yıldırım Demirören’in “Beşiktaş bayrağının dalgalandığı her yerde zirvede olmalıyız” sözünü hayata geçirdi ve Siyah-Beyaz formamızın hakkını sonuna kadar vererek, bize unutulmaz zaferler yaşattılar.
Son yıllarda kazandığı şampiyonluklarla hentbol dünyasına damgasını vuran Hentbol Takımımız, hem Türkiye’de hem de Avrupa’da göğsümüzü kabarttı. Challenge Kupası’nda yarı final oynayarak bir ilke imza atan ve Avrupa Üçüncüsü olarak camiamıza büyük bir sevinç yaşatan hentbolcularımız, tıpkı futbolcularımız gibi Türkiye’nin devi olduğunu da çifte kupa ile gösterdi. Üç büyük kulüpten sadece Beşiktaş’ın yer aldığı Erkekler Hentbol Süper Ligi’nde önce sezonu şampiyon tamamlayan hentbolcularımız, ardından son beş yılda kazandığı kupalara Türkiye Kupası’nı da ekledi ve bu süre içinde 10. kupasını da müzemize getirmiş oldu.
Bayan Voleybol Takımımız, düzenlendiği ilk yıl olduğu gibi, ikinci yılında da Balkan Kupası’nı kimseye kaptırmadı. Çok önemli rakiplerine karşı üstünlük sağlayan takımımız, sezona Balkan Şampiyonası’nda kupayı kaldırarak başladı. Filenin kartalları böylece bugüne dek iki kez düzenlenen şampiyonada iki kez şampiyonluk yaşamış oldu!
Türkiye’de ilklerin takımı olan Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız, Andre Vergauwen Kupası’nda gösterdiği müthiş performansla Avrupa Üçüncüsü olarak göğsümüzü kabartırken, güreş, boks, atletizm, kürek, yıldız bayan basketbol, küçük erkek basketbol, U-14 Akademi Futbol, B Genç Futbol takımlarımız, kendi kulvarlarında kazandıkları şampiyonluk ve madalyalarla yine yüzümüzü aydınlatan başarılara imza attılar.
Yarım Asırlık Rüyamız Gerçek Oldu
Beşiktaşımız’ın 2009 yılındaki en önemli atılımlardan biri de tesisleşme adına gerçekleşti. 2009 yılının şubat ayında açılışını gerçekleştirip, yaşama geçirdiğimiz Fulya Süleyman Seba Projesi ile sadece ülkemizin değil, Avrupa’nın da en büyük gayrimenkul ve yatırım sahibi kulüplerinden biri olma onurunu hep beraber yaşadık.
Başkanımız Yıldırım Demirören’in göreve başladığı ilk günden itibaren, görev süresi içinde projeyi tamamlayarak hayata geçirmek için her türlü imkanı sonuna kadar kullanacağını ve Beşiktaş’ın geleceği için çok önemli bir proje olduğunu dile getirdiği BJK Fulya Süleyman Seba Kompleksi’ne 2005 yılında start verilmişti. Tam yarım asırdır tarihimize damgasını vuran projenin hayata geçirilmesiyle adeta yeni bir çağ başladı. Türk Sporu’nun en önemli projesi olarak kabul edilen kompleks ile kulübümüz dünyanın en büyük gayrimenkul yatırımının sahibi durumuna geldi. Hakkı Yeten sayesinde arazisi kiralanan, Mehmet Üstünkaya döneminde altyapı sistemi oluşturulan ve kapalı spor salonu yapılan, Süleyman Seba döneminde arazinin tapusu alınan ve kamp tesisi inşa edilen, Serdar Bilgili döneminde planlaması yapılan proje; Başkanımız Yıldırım Demirören’in titiz ve azimle yürüttüğü çalışmalarla hayata geçti.
Ne mutlu ki, 2009 yılı bize birçok zaferi ve bu zaferlerin coşkusunu armağan etti. Azmimiz, hırsımız, inancımız, birlik ve beraberliğimiz olduğu sürece başarıların geleceğinden şüphemiz yok. Dileğimiz, 2010’a da Siyah-Beyaz damga vurmak.