Çok sevdi, çok sevildi... Rüzgar gibi geldi geçti; ne biz O’na ne de O Beşiktaş’a doyabildi... Hiç olmazsa Beşiktaş Dergisi Kasım sayısındaki bu röportajda eski günleri yad edelim, sizlere o günlerin keyfini tekrar tekrar yaşatalım diye konuştuk İlhan Mansız’la... İşte 26 numara... İlhan... Mansız...
Beşiktaş; içinde o kadar çok, o kadar güzel duyguları barındırıyor ki... İlhan Mansız ile röportaj yaparken bu duyguları tekrar tekrar yaşadık... O karşımızda konuşurken attığı goller, gol sevinçleri film şeridi gibi geçti gözümüzün önünden... Coşkuyla doldu içimiz; tekrar o maçları yaşıyormuşçasına... 3 gol attığı ama 3-4 kaybettiğimiz Gençlerbirliği maçını anlatırken o günkü gibi üzüldük, Chelsea galibiyetinden söz açılınca keyiflendik.. Beşiktaş’tan ayrıldıktan sonra yaptırdığı Kartal dövmesinin hikayesini dinlerken kalbimizi derin bir hüzün kapladı... İlhan Mansız, Kartal dövmesini Beşiktaş formasını bir gün tekrar giymek, gol attığı zaman da formasının altından kartalı göstermek için yaptırmış... Şüphesiz en hüzünlü olan ise İlhan Mansız’ın Beşiktaş’a, Beşiktaş’ın O’na doymadan, bu aşkın tarihteki yerini almış olması... Bakalım bu röportaj sizleri hangi duygulara sürükleyecek?
Beşiktaş taraftarının kalbinde çok özel bir yerin var. Peki Beşiktaş senin için ne ifade ediyor?
Beşiktaş, tarif etmek gerekirse futboldaki ilk aşkım. Çocukluğumdan beri tuttuğum takımım. Beşiktaş’ın formasını giymek, o formayı terletmek benim için büyük bir onur ve gurur verici... Her ne kadar birkaç senedir uzak kalmış olsam da Beşiktaş hep gündemimde, yurtdışından da takip etmeye çalışıyorum. Futbol bırakmış olsam dahi Beşiktaş sevgisi benim kalbimde her zaman var olacak. Hiçbir zaman ölmeyecek.
Birçok maçta oynadın. Birçok önemli maçı kazanmamızı sağladın. Senin unutamadığın, en önemli maçımız hangisiydi?
Gerek pozitif gerek negatif olarak unutamadığım birçok önemli maç var tabii ki.
Büyük Beşiktaş taraftarının desteğini arkamıza aldığımız çok önemli maçlarımız vardır. Unutamadığım maçlar arasında ilk aklıma gelen İnönü’de Gençlerbirliği ile oynadığımız ve uzatmalarda 3-4 mağlup olduğumuz kupa maçıdır. Chelsea’yi 2-0 yendiğimiz maçı da unutamam. O maçta ikinci sarı kartı görüp, oyundan atılmıştım. Eğer maçı kötü bir sonuçla bitirmiş olsaydık, sonuçlarının neler olabileceğini o an düşünmek bile istemiyordum. Dediğim gibi birçok iyi-kötü anılarım var. Ama skor açısından kötü olan maçlar çok azdır.
Unutamadığın Gençlerbirliği maçı, taraftarlarımızın da unutamadığı maçları arasındadır. O maçta 3 gol atmıştın ama kupadan elenmiştik. Ağlayarak sahadan ayrılmıştın.
O maçta takım olarak çok iyi mücadele etmiştik. 9 kişi kalmamıza rağmen, mağlup durumdayken tekrar çok iyi mücadele gösterip skoru eşitlemiştik. Ancak uzatmalarda kaybetmemiz hepimiz için bir hayal kırıklığı idi. Tabii o zaman Gençlerbirliği de Ersun Yanal yönetiminde Türkiye’nin en iyi futbol oynayan takımlarından biriydi. Futbolun içinde olan olaylar. Zaten futbol bir duygu demektir. Benim için futbol duygusuz bir şekilde oynanılmaz. O yüzden sevinmek varsa ağlamak da olmalıdır bu işin içinde.
Senin Beşiktaş’a veda etmen çok erken oldu. Ne sen Beşiktaş’a doyabildin, ne de Beşiktaşlılar sana...
Genelde büyük sevgiler, büyük aşklar böyle yaşanıyor. Birbirine doymadan yollar ayrılmak zorunda kalıyor. Ancak biliyorum ki her zaman Beşiktaş taraftarının kalbinde, gönlünde taht kuran bir isim olarak yer alacağım. Onlar da benim her zaman kalbimde, gönlümde olacaklar. Şu anda, 3 aydır 1860 Münih takımında antrenmanlara çıkıyorum. Orada bir Fransız futbolcu var. O bile Beşiktaş taraftarının tezahüratlarını biliyor. Antrenman öncesi benim yanıma gelip çeşitli tezahüratları yapmaya çalışıyor. Türkçe konuşuyor bu arada. Benim için bu Beşiktaş taraftarının ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Çünkü Almanya liglerinde oynamış Fransız bir futbolcunun Beşiktaş tezahüratlarını bilmesi hem şaşırtıcı hem de sevindirici.
Peki senin unutamadığın tezahüratımız hangisi?
Beşiktaş taraftarının çok yaratıcı olduğunu biliyoruz. Özlediğim zamanlar Youtube’den çeşitli tezahüratlarını izliyorum. Hasret gideriyorum bir nevi. Benim çok sevdiğim birçok tezahürat var ama en çok “kartal gol gol gol” tezahüratını seviyorum. Hangi tezahürat olursa olsun taraftarların birbirlerine kilitlenmiş şekilde hep bir ağızdan söylemeleri, gerektiğinde deplasmanda sayısal olarak az bile olsalar seslerini içerdeki takımdan daha çok çıkarmaları beni hep çok etkilemiştir.
Kartal dövmeni Beşiktaş’tan ayrıldıktan sonra yaptırdın. Bu dövmeyi yaptırmanın Beşiktaş’la bir bağlantısı var mıydı?
Tabii ki Beşiktaş’la bağlantılıydı. O dönemdeki hedefim, Japonya’dan döndükten sonra tekrar Beşiktaş forması giymekti. Beşiktaş’la bir görüşmem olmuştu ancak transferim son anda gerçekleşmedi. Kartal dövmemi Japonya’da yaptırmıştım. Hayalim, bir gün Beşiktaş’ta tekrar futbol oynamak, gol attığımda formamın altından kartalı göstermekti. O nedenle tabii ki Beşiktaş aşkı bağlantısıyla yapılmış bir dövme.
Beşiktaş geçen sezon şampiyon oldu. 6 yıl önceki şampiyonluğumuzun baş mimarlarından biri sendin. Geçen sene Beşiktaş şampiyon olduğunda neler hissettin?
Beşiktaş, taraftarının uzun zamandır hak ettiği bir başarıyı tekrar yakalayarak, iki kupayı birden aldı. Tabii şampiyon olamadığı dönemlerde de kupalar aldı ama taraftarın şampiyonluğa olan özlemi çok daha yoğundu. Bütün Beşiktaşlılar gibi ben de çok sevindim. Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’nde Türkiye’yi temsil ediyor olması da çok önemli.
Beşiktaş’ı bir kelimeyle anlatmak istesen senin için ne ifade ediyor?
Aşk...
Son olarak Beşiktaş taraftarlarına nasıl bir mesaj vermek istersin?
Beşiktaş taraftarı her zaman aklımda ve kalbimde. Onları hiçbir zaman unutmadım ve unutmayacağım da. Umarım ben de Beşiktaş taraftarının gönlünde ufak bir yer tutabilmişimdir.
Teşekkür ederiz.
Röportaj: Çiğdem Işık Özkan