Şehirler de birbirini kıskanır. İki kent de bir rüyanın içine düşmüşçesine bir güzellikteyse; kaprisleri, kıskançlıkları, aşkları mazur görülür.
İstanbul ve Venedik, bu tanımların tam tepesinde aynı gökyüzüne bakan iki şehir. İki kentin dostluğu, düşmanlığı 15. yüzyıla kadar uzanır. Sakıp Sabancı Müzesi'nde iki kentin birbirine ne çok benzediğini, aralarındaki bağın kuvvetini gösterecek bir sergi açıldı: Osmanlı Döneminde Venedik ve İstanbul; Nam-ı Diğer Aşk. Sergide, Venedik şehir müzelerinin yanı sıra; Topkapı Sarayı Müzesi, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Pera Müzesi ve Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi'nden seçilen el yazmaları, tablolar, kaftanlar, halılar, paralar, müzik aletleri, haritalar, camlar ve seramikler gibi eserler yer alıyor. Venedik'ten gelen 180 esere, İstanbul'dan ve özel koleksiyonlardan yaklaşık 60 kadar eser eşlik ediyor. Serginin küratörlüğünü, Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer, Musei Civici Veneziani Direktörü Prof. Giandomenico Romanelli, Ca'Foscari Üniversitesi'nden Prof. Giampiero Bellingeri ve Museo Correr'den Dr. Camillo Tonini üstleniyor.
28 Şubat 2010'a kadar sürecek sergiyle, "15. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan dönemde, iki kent arasındaki etkileşimin ve tarihsel birlikteliğin anlatılması" amaçlanıyor. Serginin adında yer alan 'Nam-ı Diğer Aşk' neyi anlatıyor? Serginin küratörleri "iki kent arasında yüzyıllardır süregelen ilişkinin, bir yönüyle aşkı anımsattığını" söylüyor. Sergi, Venedik Şehir Müzeleri Vakfı'nın işbirliğiyle, İstanbul 2010 Kültür Başkenti'nin ilk etkinliği olarak düzenleniyor.
Baştan söyleyelim, Marco Polo'nun 'Bütün şehirler, Venedik'tir.' sözünü sergiyi gördükten sonra 'Bütün şehirler İstanbul ve Venedik'tir' diye değiştirebilirsiniz. Neden mi? Birbiriyle kültürel ve sanatsal alanda bu kadar içli dışlı olmuş bir şehir var karşınızda. Dr. Nazan Ölçer dün düzenlenen basın toplantısında, "Osmanlı ve Venedik eserleri birbirine çok benziyor, hatta ayırt etme imkânı vermeyen eserler de var. İki şehir arasındaki ilişkinin kültür ve sanata yansımaları her iki taraf için büyük önem taşıyor." dedi.
Müzenin iki katına kurulan sergi, iki şehir arasındaki diplomatik, askerî, ticari ve sanatsal ilişkileri, karşılıklı etkileşim ve iç içe geçmişliği anlatıyor. Geniş bir eser yelpazesinin aldığı sergiyi minik adımlarla gezmenizi öneririz, zira göz hapsine alıp dakikalarca seyredeceğiniz pek çok eser var. Serginin küratörlerinden Türkolog Prof. Giampiero Bellingeri serginin bir 'Mesuliyet Müzesi' olduğunu, sanatseverleri geçmişle hesaplaşmaya götürdüğünü ve bir mesuliyet duygusu oluşturduğunu söylüyor.
ZAMAN