Çok güzel, çok akıllı bir erkek çocuğunuz olacak. Hatta o bütün çağların en üstün zekâlarından biri olarak tarihe geçecek.
Apollon tapınağındaki kahin rahibe, Sisam Adasından gelen müşterilerine böyle söylüyordu. Mnesarkos ve karısı yakında doğacak çocuklarının falına baktırmaya gelmişlerdi ve tarih M. Ö. 570 yıllarını gösteriyordu. Karı koca bir süre sonra doğan erkek çocuklarına Pisagor adını koydular. On altı yıl sonra bütün ada halkı delikanlının üstün kabiliyetleri karşısında hayranlık duyuyor, rahibenin kehanetinin gerçekleştiğini görmekle ana ve babası büyük bir heyecan duyuyordu. Öğretmenleri bu üstün zekâlı çocuğa öğretecek bir şeyleri kalmadığını anlamışlar ve onu zamanın büyük matematikçisi Thales’in yanına göndermeye karar vermişlerdi. Ama Pisagor yeni ustasının yanında fazla kalmadı. Matematik bilgisi Thales’i bile şaşırtmıştı.
İşte bu sıralarda genç matematikçinin bugün bile kullanılmakta olan kerrat cetvelini meydana getirdiği sanılmaktadır. Ama onun bu yolda gerekli bilgileri ustası Thales’den öğrenmiş olması şüphesizdir.
Pisagor’un yine bu sıralarda ortaya koyduğu pek ünlü bir teorem de şudur. Bir dik üçgende hipotenüs üzerine çizilen karenin alanı, dik kenarlardan her biri üzerine çizilen karelerin alanları toplamına eşittir. Herhangi bir üçgende iç açıların toplamı iki dik açıya eşittir. Teoremi de Pisagor’un ortaya koyduğu önemli teoremlerden biridir.
Pisagor yalnız aritmetik ve geometriyle ilgilenmedi. Çağındaki kavimlerin geliştirdiği bütün bilimleri ve onların dinlerini de öğrenmeye çalıştı. Bu korkunç öğrenme iştahı, onu yıllarca süren büyük bir geziye çıkmaya zorladı.
Pisagor’un ilk gittiği yerin Suriye olduğu sanılıyor. Burada bir tapınakta oturmuş ve halkın dinsel inançlarını incelemiştir. Sonra Suriye’den ayrılıp Arabistan’a gitmiş, oradan Mezopotamya’ya, Kaide ülkesine, İran ve Hindistan’a geçmiştir. Pisagor bütün bu ülkelerde yıllarca kalmış, ama sonunda Mısır’da yerleşmiştir. Yirmi yıldan fazla kaldığı Mısır’da (M. Ö. 547-525) kendini bu büyük uygarlığın yarattığı bilimleri incelemeye vermişti. Böyle geniş bir felsefe ve matematik dünyasında yaşarken Pers İmparatoru tarafından esir olarak alındı ve Mısırlı rahiplerle birlikte Babil’e götürüldü. Bu sırada Doğu kültürünü çok yakından incelemek imkânını buldu ve orada çok şeyler öğrendi.
Böylece Pisagor, o çağda insanlığın ortaya koyduğu bütün bilgilere sahip oldu.