Sicilya'da Akşam Duası Katliamı
1282, Palermo, Sicilya
Romalılar Sicilya'yı işgal ettiğinden beri ve muhtemelen daha da önce, Sicilyalılar Akdeniz'in kontrolü kimin elindeyse onun paspası olmaktan bıkmıştı. 1282'de Fransız monarşisi Sicilya'yı kontrolü altına aldığında da, 1266'da Anjou'lu Charles Sicilya krallığına getirildiğinde de durum buydu.
Büyük bir ihtimalle Charles adanın bir deniz üssü olmaktan ve vergi getirmekten başka bir yararı olmadığını anlamıştı. Sicilyalılar, kendi çıkar ve ihtiyaçları gözetilmeden büyük Avrupa devletleri tarafından yapılan anlaşmalardan rahatsızdı.
Bugünkü milliyetçilik koşullarında Sicilyalıların rahatsızlığının milli nedenlerden kaynaklandığını düşünebilirsiniz. Sicilya'da Avrupa'nın geri kalanına göre bu anlamda daha ciddi bir kimliğin oluştuğundan söz etmek mümkünse de bu sorunun sadece küçük bir kısmıydı.
Sicilyalılar için en can sıkıcı durum Fransız monarşisinin paraya ihtiyacı olması ve Sicilya gibi uzak yerleri para makinesi gibi görmesiydi. Ayrıca vergi toplamak ve düzeni sağlamak için adaya Fransız yöneticileri de gelmişti. Çoğu Parisli bu Fransızlar Sicilyalıları yıkanmayan, pis köylüler olarak görüyorlardı. Sicilyalıların yıkanmayan köylüler olduğu doğruydu ama asıl sorun Fransızların ada halkını aşağılamasıydı.
Bununla birlikte, işgalcilere karşı kendilerini savunmak için La Cosa Nostra'yı yaratmış olan bu halk oldukça sakindi. Ufak tefek bir sürü olay oluyor, anlaşmazlıklar artıyordu. Ama 30 Mart 1282'ye kadar önemli bir şey meydana gelmedi. Paskalyadan sonraki pazartesi günü işler birden karıştı. Bir grup Sicilyalı kilisede akşam duası için toplanmıştı.
Bir gün önce bir grup Fransız askeri Santo Spiro (Kutsal Ruh) kilisesini basmış ve vergi borcu olan bazı kaçakları yakalamıştı. Bu, açıkça ötekilere karşı gözdağı vermek için yapılmış bir ibret gösterisiydi. Kilisede otururken kelepçelenip götürülen bu adamların oluşturduğu manzara sadece mırıldanmalara yol açtı ama kimse direnmedi. Ve o pazartesi günü, akşam duası başlamadan önce şehrin yerlisi Katolikler kilisenin önünde toplanmıştı.
Yetkililer böyle büyük bir kalabalıktan rahatsız olmuştu. Bunun sadece dinsel bir kutlama olduğundan ve Sicilyalıların silahlı olmadığından emin olmak için iki yüz Fransız askeri gönderildi. Aslında bu çok anlamlıydı. Çünkü daha önce benzer toplantılar tartışmalara neden olmuştu ve bir gün önce aynı yerde kötü bir olay yaşanmıştı.
Sicilyalılar üzerlerinin aranmasına ses çıkarmadı. Silahsızlardı. Ama Fransızların tacizci yaklaşımı Sicilyalıların gururuna dokunmuştu. Fransız askerlerinden biri "silah aramak için" yeni evli bir kadının bluzunun altına elini sokunca kocası öfkelendi. "Fransızlara ölüm" diye bağırıp, Fransızın kılıcını belinden çekerek üzerine yürüdü. Bu hareket kalabalığı ayaklandırdı. Hiçbiri silahlı olmamasına rağmen tüm Fransız askerlerini öldürmeyi başardılar. Kayıtlara göre Sicilyalılar da iki yüz kayıp verdiler.
Sonraki günlerde tüm ada halkı ayaklandı. Binlerce Fransız ve onlarla işbirliği yapan ya da evlenenler de öldürüldü.
Charles'ın tepkisi iki birlik daha göndermek oldu. Yeni birlikler ayaklanmayı kanlı bir şekilde bastırıp Sicilya'yı geri aldılar. Adada isyan ve direniş bir yaşam tarzı halini aldı. Halk adadaki yönetime alternatif olarak adı bugün 'Cosa Nostra' olarak bilinen bir kültürel doku oluşturdu.
Fransızların tutumu sadece isyana neden olmadı, aynı zamanda Amerika'nın ilk organize suç mekanizmasının temellerini attı. Bagajlarda bulunan cesetlerin, ayağından betona gömülmüş, dizlerinden vurulmuş insanların okuduğu beddualar hep dinsel bir kutlamada sorun çıkmasını engelleme işgüzarlığında bulunan Fransız yöneticilere gitmeliydi.