Sovyetler Birliği kuruluşu, dağılışı, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği hakkında bilgi.
Doğu Avrupa’nın bir kesimini ve Kuzey Asya’yı kaplayan 15 cumhuriyetten kurulu federatif bir devlet. Yüzölçümü 22.402.200 km2, nüfusu 272.535.000’dir. Kuzeyinde Kuzey Buz Denizi, kuzeybatısında Baltık Denizi, güney-batısında Karadeniz, doğusunda Büyük Okyanus vardır. Kuzey batıda Norveç ve Finlandiya, batıda Polonya. Çekoslovakya, Macaristan ve Romanya, güney-batıda Türkiye ve Iran, güneyde Afganistan ve Moğolistan Halk Cumhuriyeti, güney ve güneydoğuda Çin Halk Cumhuriyeti ile komşudur.
Cumhuriyetler içinde hem yüzölçümü, hem nüfus, hem de siyasî ve ekonomik bakımdan en önemlisi Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’dir. Öteki 14 cumhuriyet üç grupta toplanır: Avrupa kesimi: Es-tonya (yüzölçümü 17.413 km2, başşehri Tallinn), Letonya (yüzölçümü 24.595 km2, başşehri Riga), Litvanya (yüzölçümü 25.174 km2, başşehri Vilnius), Beyaz Rusya (yüzölçümü 80.155 km2, başşehri Minsk), Ukrayna (yüzölçümü 233.090 km2, başşehri Kiev) ve Moldavya (yüzölçümü 13.012 km2, başşehri Kishinev), Kafkasya kesimi: Gürcistan (yüzölçümü 26.911 km2, sovyetler_birligibaşşehri Tiflis), Ermenistan Azerbaycan (yüzölçümü 33.436 km2, baş şehri Bakü), Orta Asya kesimi de Kazakistan (yüzölçümü 1.048.306 km2, başşehri Alma-Ata), Özbekistan (yüzölçümü 173.592 km2, başşehri Taşkent), Türkmenistan (yüzölçümü 88.456 km2, başşehri Akçabad), Kırgızistan (yüzölçümü 76.642 km2, başşehri Fruze) ve Tacikistan (yüzölçümü 55.251 km2, başşehri Dushanbe) cumhuriyetlerini içine alır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin başkenti Moskova (nüfusu 7.831.000)’dir.
Halkını Ruslar (%52), Ukraynalılar (%16), Özbekler (%5) ve Beyaz Ruslar (%4) meydana getirir. Resmî dili Rusçadır. Bunun yanında Slavca ve Altay dilleri de konuşulur. Ülkede dinsizlik hakim olmasına rağmen halkın büyük bir kısmı Ortodoks ve Müslüman’dır.
Ekonomi:
Ülkede tarım ekonominin bir bölümüdür. Belli başlı tarım ürünleri ile dünya stoklarını elinde tutar. Dünya buğday stoklarının %28’ini, çavdar stoklarının %50’sini, şeker stoklarının %10’unu, pamuk stoklarının %15’ini elinde bulundurur. Buna rağmen tarımda verimin düşük olduğu söylenebilir. II. Dünya Savaşından sonra tarımı güçlendirme çalışmaları başlatılmıştır. Kurak bölgelerde düzenli sulama ile verim arttırmaya çalışıldı. Büyük çapta ağaçlandırmaya gidildi. S.S.C.B.’nin en büyük tarım bölgesi Rusya Ovası’nın güney kısmıdır. Ayrıca Kırım ve Gürcistan’da Akdeniz tipi meyvecilik yapılmaktadır. 1978’de büyük bir buğday patlaması oldu. S.S.C.B. bu seviyeye bir daha ulaşamadı. Dünya’nın yüzölçümü bakımından en-büyük ülkesi olmasına rağmen, topraklarının %25’i ekilebilmektedir. Nüfusunun fazla olması sebebiyle çoğu kez de dışarıdan buğday ve diğer tahılları ithal etmek zorunda kalır. Buğday, arpa, yulaf, pancar ve keten üretiminde dünyada 1, sırayı alır. Dünyanın orman bakımından en zengin ülkesi Rusya’dır.
Kereste üretiminde dünyada birincidir. Yine de ormanlarından gereği gibi faydalanamaz. Balıkçılıkta dünyada ikincidir. Ülke maden bakımından zengindir. Demir, çelik, nikel, petrol üretiminde dünyada birinci, bakır, elmas, tabii gaz, kurşun, linyit ve çinko üretiminde ikinci sırayı alır. Ülke ekonomisi sanayiye dayanır. Dünyanın ikinci büyük sanayi ülkesidir. Uzaya insansız ve insanlı ilk uyduyu S.S.C.B. yollamıştır. Ağır sanayi çok gelişmiştir. Sanayi için gerekli olan enerjisini kömürden sağlar. Elektrik üretiminde dünyada ikinci sırayı alır (1 trilyon 230 milyar kws.) Çimento üretiminde dünyada birincidir. Tarih; Rusya’nın tarihi oldukça uzun ve karışıktır. Çünkü ülke yüzölçümü bakımından bir devdir ve bu topraklarda asırlar boyunca pek çok kavim ve devletin yaşaması tabiidir. Bu geniş topraklar uzun müddet Gotlar, Sarmatlar, Hun ve Hazar Türkeri’nin egemenlikleri altında bulunmuş, bu arada Slavlar yavaş yavaş bölgenin asıl halkı olma özelliğini kazanmışlardır. M.S. VIII. yüzyılda ulaşıma elverişli nehirlerin kıyılarına şehir kurmuşlardır (Novgorod ve Kiev gibi). Bu arada iki prenslik, Novgorod ve Kiev prenslikleri ortaya çıkmış bulunuyordu. IX. yüzyılda Novgorodlar Kiev’e saldırıp bu toprakları da ellerine geçirdiler. Kiev üstünlüğünü sağlamak için Bizans’la ilişkiler kurdu. Ve Prens Vladimir’in teşvikiyle bölge halkı Hıristiyanlaştı (988). Kiev prensleri Bizans’ın desteğine rağmen üstünlük kuramadılar ve bölge bağımsız derebeylerince yönetilmeye devam etti.
XIII. yüzyıl başlarında Cengiz’in torunu Batu Han Rusya’ya saldırdı. 1237’den itibaren 250 yıl Slav toprakları Moğol hâkimiyeti altında kaldılar. Novgorod, Kiev ve Moskova her yıl muntazam vergi ödüyorlardı. XV. yüzyıldan itibaren Moğol hanlarının kendi aralarındaki çekişmelerden yararlanarak topraklarını genişlettiler ve vergi ödememeye başladılar.
1453 te İstanbul Osmanlılar tarafından alınınca Rusya, kendisini yıkılan Bizans’ın varisi olarak ilan etti. Böylece bütün Slavlar Moskova’nın etrafında birleştiler. Ancak Osmanlılar Kırım’ı fethederek Rusların güneye akmalarını engelledi. Ancak XVI. yüzyılda iktidarı ele alan Romonov hanedanı çarları özellikle Deli Petro, büyük reform hareketlerine girişti. Batı’dan çeviriler yaptırdı ve sınırlarını genişletme yolunu tuttu. Batıda İsveç, güneyde Osmanlı topraklarına saldırdı. Azak Denizini aldı. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş açtı. Baltacı Mehmet Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusu, Rusya’yı yenmekle birlikte, Baltacı, Azak kalesini geri almakla yetindi (1711), Bu hareket Baltacı’nın hayatına mal odu. Artık art arda akınlar gelecekti. Nihayet Ruslar 1783’te üç buçuk asırdır Osmanlı toprağı olan Kırım’ı işgal ettiler. Osmanlı hükumeti çaresiz bu toprakları bir anlaşma ile Ruslara bıraktı (1784). Kırım’ı Ruslara bırakmak istemeyen Osmanlılar bir iki sefer savaş açtılarsa da hepsinde de yenildiler. 1812 Bükreş Antlaşması’yla bütün Kırım toprakları Ruslara bırakıldı. Rusya 1812’de Napolyon’un saldırılarını, bastıran kış sayesinde atlatabildi. 1853-1856 yılları arasında Osmanlılar Fransa ve İngiltere ile birleşerek Kırım’a saldırdılar. Savaş kazanıldığı halde, Osmanlılar bundan yararlanamadı.
Ruslar Kırım’ı aldıktan sonra Osmanlıların Balkanlardaki diğer eyaletlerine göz diktiler. Bölge halkını her bakımdan destekleyerek Osmanlılara karşı ayaklandırdılar. Önce Sırbistan ve Karadağ (1877), ardından da Bulgaristan Osmanlılara savaş açtılar. Ruslar da hem Balkanlar’dan hem de Kafkasya’dan Osmanlı topraklarına saldırdı. Balkanlar üzerinden Ayastefanos (Yeşilköy)’a kadar indiler. Yapılan ağır anlaşmadan sonra Karadağ bağımsız bir devlet, Bulgaristan prenslik oldu, Ruslar ancak 1878’de yapılan Berlin Antlaşması ile geri çekildiler. Rusların geri çekilmesi Alman prensi Bismarck’ın, büyük çabalarıyla gerçekleşti.
Ruslar için artık bir Türk tehlikesi kalmadığından artık doğudan ve batıdan genişlemeye başladılar. Önce Polonya, sonra da Gürcistan ve Ermenistan’ı işgal ettiler. Uzakdoğu’ya kadar sokuldular. 1904 ve 1905’te iki kez Japonlarla savaştılar, ama her ikisini de kaybettiler. Fakat bu yenilgiler Rusya’nın nüfuzunu fazla sarsmadı.
Tam bu sırada I. Dünya Savaşı patlak verdi. Rusya müttefikler safında yer aldı. Müttefik donanması Çanakkale önlerine geldiğinde donanmada Rus gemileri de vardı.
Rusya I. Dünya Savaşı içinde iken, Bolşevik hareket de şiddetlenmeye başladı. Nihayet Ekim 1917’de Bolşevik darbe gerçekleşti, çarlık devrilerek komünist idare iktidara geldi. Komünist idare ilk iş olarak savaştan çekildiğini ilân etti. Ancak Avrupa henüz savasın içinde olduğu için Rusya topraklarını kaybetmedi. Bütün eyaletlere ve esir milletlere bağımsızlık verileceğini ilân ederek ülkenin adını Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği olarak değiştirdiler, II. Dünya Savaşı’na kadar yeni yönetim sadece kendisini kabul ettirmek ve ülke toprakları içinde disiplini sağlamakla uğraştı. Yönetim aleyhtarları büyük sürgünler ve katliamlarla susturuldular.
Rusya’yı (S.S.C.B.) bugünkü güçlü durumuna yükselten II. Dünya Savaşı oldu. II. Dünya Savaşı nda da müttefikler safında yer alan S.SC.B. Almanya’nın yenilmesiyle savaştan en çok kendisinin zarar gördüğünü ileri sürerek Berlin’e kadar bütün toprakları istilâ, Letonya, Estonya ve utvanya’y; şgal etti (1944-1945) ve bu devletler i ortadan kaldırdı. Polonya, Romanya, Finlandiya ve doğuda Japonya: dan da bazı topraklar alarak sınırlarını genişletti. Girdiği bütün toprakları komünist-leştirdi. Böylece savaşta en kazançlı çıkan S.S.C.B. oldu. 1948 de “Prag Darbesi” diye bilinen bir darbe ile Çekoslovakya’yı da egemenlik sınırı içine aldı. Çin’deki komünist zaferi ve yapmış oldukları atom bombası S.S.C.B.’nin durumunu daha da güçlendirdi (1949). 1950 li yıllarda iç politikada çekişmeler ve parti içinde ayaklanmalar başladı. Stalin’in yerine geçen (1953) Moloîov daha ılımlı bir politika güttü. Ortadoğu ve Latin Amerika ülkeleri ile yakınlıklar kuruldu. Bu dönemden sonra sıcak savaş yerini kuvvetli bir propaganda faaliyetine bıraktı. Mart 1958 de Kuruşçev iktidara geldi. Kuruş-çev zamanında kalkınmaya daha çok önem verildi. Stalinciliğin eski itibarı kalmadı. Nükleer denemeleri sınırlayan Moskova paktı da Kuruşçev zamanında gerçekleşti (1963). 1964’te Kuruşçev iktidardan uzaklaştırıldı. Kosigin, Brejnevve Podgorni dönemlerinde Sovyet politikası süreklilik kazandı 1972’de birinci SALT (Stratejik Silahları Sınırlandırma Konferansı’nın İngilizce baş harfleri) yapıldı, ikinci SALT Brejnev ile Amerika Başkanı Carter arasında gerçekleşti (1979). Aynı yıl Afganistan’ı işgale başladı. Bu işgal 1989’a kadar sûrdu. 1989’da Rus askerleri Afganistan’dan çekildiler.
1980’de Nikolai A.Tİhonov devlet başkanlığına getirildi. 1982’de Tıhonov ölünce yerine Yuri Andropov devlet başkanlığına getirildi. Andropov’un 1984 yılında ölmesiyle başkanlığa Çernenkov getirilmiştir Bugün ülkeyi yönetmekte olan Gorbaçov, Glastnost (AçıkçıliK) ve Perestroika (Yeniden Yapılanma) ilkelerini benimseyerek, ülkedeki katı komünist rejimi yumuşatmaya çalışmaktadır.
alıntıdır