Süveyş Kanalı nerededir, Hangi ülkededir, Süveyş kanalının yapılış tarihi, amacı, Emeği geçenler hakkında kısa bilgi.
Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlama düşüncesi çok eskidir. Bazıları, bu işe daha M. Ö. 2000 yıllarında, yani Firavunlar çağında el atılmış olduğunu, ama sonradan vazgeçilerek civardaki tuz gölleri ile Nil’in bir kolunu birleştirmek yönüne gidildiği kanısındadırlar. O çağda Kızıldeniz’e açılmış herhangi bir su yolu olmadığı gibi bugünkü İsmailliye bölgesine rastlayan tuz gölleri de çok daha sonraları M. Ö. 5’inci yüzyılda Pers (İran) Hükümdarı Darius tarafından denizle birleştirilmiş, böylece Nil’in kollarından biri Kızıldeniz’e bağlanmıştı. Perslerin yaptığı bu su yolları ancak küçük yelkenlilerin geçebilmesine elverişliydi. Romalıların Mısır’ı ele geçirdikleri çağda bu su kanalları Nil’in sürükleyip getirdiği kum ve çakıllarla yer yer dolmuş bulunuyordu. Kanalların temizlenmesi işine önayak olan ve tekrar gemilerin geçişine elverişli bir duruma getirilmesini sağlayan Roma İmparatoru Trayanus oldu. Sonraları hiç temizlenmediği için kapanan ve yeniden temizlenip işletmeye açılan bu su yolu, M. S. 776 yılında üçüncü Abbasî halifesi El-Mehdî (775-785) tarafından süresiz olarak kapatıldı.
suveys_kanaliAvrupa’nın, Ortaçağ’ın karanlığına gömüldüğü ve Osmanlı İmparatorluğunun ticaretten çok, yayılma politikası güttüğü sıralarda iyiden iyiye unutulan bu emektar su yolunun hikayesi zaman zaman yeniden tazelendi. Ama ancak Avrupa ile Hindistan ve Uzak Doğu arasında gittikçe gelişmeye yüz tutan ticaret dolayısıyla daha kısa bir deniz yoluna ihtiyaç duyulması sonucudur ki problemin önemi arttı. Kanalın, Hindistan deniz yolunu 4000 mil kadar kısaltacağı düşünülüyordu.
Ticaretlerini geliştirmek, imparatorluğu daha geniş alana yaymak bakımından bu işle ön planda ilgilenenler özellikle İngiliz’lerdi. Ama işe ilk defa esaslı olarak girişen Fransız’lar oldu. Doğudan Akdeniz’e açılacak bir yol, kendileri için Doğunun yiyecek ambarına el atmak, tükenmez ticari kaynaklara sahip çıkmak demekti.
Napolyon (1798) Mısır seferi sırasında, kanal bölgesinde bir inceleme yaptırmıştı. Ama Akdeniz ile Kızıldeniz arasında 10 metrelik bir yükselti farkının bulunduğu anlaşılınca kanal düşüncesinden bir aralık vazgeçilir gibi oldu. Durum, kanal yapımına imkan vermeyecek gibi görünüyordu. Ancak daha sonra 19’uncu yüzyılda, iki deniz arasında hiçbir yükselti farkının bulunmadığı ve önceden yapılan ölçülerin yanlış olduğu anlaşıldı.
Süveyş Kanalı’nı açma işiyle uğraşanların içinde en fazla emeği geçen ve Mısır hükümetinden bu teşebbüsü kesin bir sonuca vardırmak yetkisini alan Fransız diplomatı Ferdinand de Lesseps‘dir.
Ferdinand. de Lesseps, Avrupa’nın çeşitli malî kaynaklarından gerekli parayı sağlayarak Süveyş Uluslararası Deniz Kanalı adıyla bir şirket kurdu. Tetkik ve onayına sunulan birçok plan arasından İtalyan mühendisi Luigi Negrelli’nin planını seçti.
Çalışmalara 25 Nisan 1859 da başlanıldı. Kanal teşebbüsüyle Fransızların Hindistan yolunu tekellerinde tutacakları ve büyük bir ticari üstünlük sağlayacakları kuruntusuna kapılan İngiliz’ler, çalışmaları zaman zaman baltalamaktan geri kalmadılar. Ama kanal tamamlanıp işletmeye açılacağı sırada tutumları değişiverdi. Ferdinand de Lesseps’e, Kraliçe Victoria tarafından bir unvan ve Hindistan Liyakat Madalyası verildi.
Kanalın yapılışı 10 yıl sürmüştü. Kanal, Fransız mühendis ve müteahhitlerinin yönetimi altında ve çoğu İtalyan olan 1000’e yakın Avrupalı uzman işçiyle 25.000 Mısırlıların çalışması sonucu açılabilmişti.
Süveyş Kanalının Açılış Töreni
Süveyş kanalı 16 Kasım 1869’da büyük bir törenle işletmeye açıldı. Güvertesinde Ferdinand de Lesseps ve Napolyon Ulun eşi İmparatoriçe Eugenie olduğu halde Port Said’den kalkan Fransız kruvazörü Aigle, 20 gemiden ibaret bir filo ile kanala girdi. Çok yavaş seyreden kafile Süveyş’e vararak orada demirledi. Töreni izleyen şenlikler arasında Verdi’nin, olayları Mısır’da geçen Aida operasının da ilk defa oynanmış olması büyük bir sürpriz teşkil etti.
İngiltere’nin Kanal Şirketini Satın Alması
Süveyş Uluslararası Deniz Kanalı şirketi, 500’er franklık 400.000 hisse çıkarmıştı. Bu hisselerden 176.602’si Mısır Hidivi’nin elindeydi. Hidiv’in paraca sıkıntıda olmasından yararlanan İngiltere Başbakanı Disraeli, 1875 yılında Hidiv’in elindeki bu hisse senetlerinin hepsini hükümet adına satın aldı. Daha sonraki yıllarda şirket sermayesinin yarısından çoğu İngiltere’nin eline geçti. Böylece İngiltere’nin kanaldaki her türlü çıkarları korunmuş oluyordu.
alıntıdır