.ALINTIDIR.
Çocuk tiyatrosu tarihine göz atıldığında çocuklardan kurulu bilinen ilk tiyatro topluluğuna İngiltere’de rastlanır. Avrupa’da tiyatro dini konularda eğitim amacıyla kullanılırken kilise ve manastırlarda çocuk oyunları sergilenir. Rönesansla birlikte çocuk tiyatrosu dagelişime,değişime uğrar. Fransa’da kuklaların yer aldığı oyunlar oynanırken, İngiltere’de çocuklardan kurulu gruplar büyüklere yönelik oyunlar oynar ve çok ilgi çekerler. Öyle ki;sadece çocuk gruplarına oyunlar yazan yazarlar türer. XX.YY.a varıncaya dek pandomim, kukla oyunları gibi çocukların ilgisini çekebilecek oyunlar oynansa da XX.YY.da çocuğun toplum içindeki değerinin bilincine varılmasıyla çocuk tiyatrosu hak ettiği değeri kazanmaya başlamıştır. 1927’de İskoçya’da kurulan bir grup ilk kez çocukları 9-12/5-9 yaş grubuna ayırarak oyunlarını bu yaş grubuna göre sınıflandırmıştır. 1920’den başlayarak Amerika’da çocuk tiyatrosu çalışmaları üniversiteler tarafından yürütülmeye başlamıştır. Bunun nedeni ise, çocuk tiyatrosu çalışmalarının belli bir görüşe,temel edayandırılmak istenmesidir.
XX.YY.da çocuk tiyatrosunda en verimli çalışmaların yapıldığı ülke Sovyetler Birliği olmuştur. Devrimden sonra eğitici ve etkileyici niteliğinden ötürü çocuk tiyatrosuna büyük önem verildiği Sovyetler Birliği’nde ilk çocuk tiyatrosu 1921’de kurulmuştur, bunun öncesinde ise herhangi bir çalşmaya rastlanmaz.
Başlangıçte çocuk tiyatrosu fazla ilgi görmemiş,hatta tepki çekmiştir. Ancak çalışmaların ısrarlı devamı,çocukların eğitimine göstereceği katkı açıklanınca tepkiler azalmıştır.
Çocuk Sanat Eğitimi Merkez Kuruluşu tarafından yönlendirilen oyun çalışmalarında pedagoji ve psikoloji bilimi verilerinden yararlanılmış,sahnelenecek oyunlar önce çocuklara okunup onlarla tartışıldıktan sonra prova sürecine girilmiştir.Provalarda çocukların bulunmasına özen gösterilmiştir.Yapılan istatistiklerin sonuçlarına göre oyun yazımı ve seçimleri bunlardan etkilenmiştir.Günümüzde çocuk tiyatrosu bulunmayan yerlerdeki tiyatroları çocuk oyunu sergilemeye zorlayan yasalar bulunmaktadır.
Çocuk tiyatrosunda Almanya’nın iki yüzyıllık geçmişinde dini içerikli eğitime yönelik oyunlar ve aydınlanma ile ortaya çıkan didaktik oyunlardan başka kayda değer bir gelişme yoktur ta ki 1960’larda kurulan Gripo Tiyatrosu’na dek. Alman çocuklar bu grupla birlikte ayağı yere basan,güncel,gerçekçi, çocukların sorunlarını işleyen oyunlar izlemeye başladı.Çocuk diliyle yazılan, çocukları anlatan oyunlarda aslında pek kimsenin dokunmaya cesaret edemeyeceği sorunlara parmak basıldı. Bu sorunlar oyunların hazırlık aşamasında çocuklarla yapılan söyleşilerde saptanıyor, çocukların dünyası eğlenceli ancak gerçekçi biçimde sahneye aktarılıyordu. Çocuğu parmak sallamadan eğitmek,içinde yaşadığı toplumun koşullarını anlamasına yardımcı olan antiotoriter bir tiyatro anlayışıyla çocuğun özgürleşmesine,toplumda bir birey olarak kabul edilmesine yardımcı olmaya çalışılıyordu.
“Hiçbirşey olduğu gibi kalmak zorunda değildir.” Tanınmış bir çocuk şarkısının sözü Gripo Tiyatrosunun çocuklara vermek istediğinin bir özeti gibidir.
TÜRKİYE’DE ÇOCUK TİYATROSU
İlk kez Meşrutiyet döneminde çocuk tiyatrosu ile ilgili çalışmalar başlatılmış,oyunlar yazılmış,oynanmıştır. 1915 yılında tiyatronun eğitici yanlarına dikkat çekilerek ders olarak okullarda yer verilmesi yönetmeliklerde belirtilmiştir ancak I.Dünya Savaşı ve Kurtluş Savaşı’yla birlikte bu çalışmlar sekteye uğramıştır.
Cumhuriyet döneminde çocuk tiyatrosuna dikkati çeken, “Devrimleri benimseyecek yeni nesilleri yetiştirmenin eskiyi değiştirmekten daha kolay olduğunu” vurgulayan ve tiyatronun önemine değinen Muhsin Ertuğrul olmuştur.
Türkiye’de ilk kez ödenekli çocuk tiyatrosu Muhsin Ertuğrul tarafından 1935-1936 döneminde Şehir Tiyatroları bünyesinde kurulur ve “Çocuklara İlk Tiyatro Dersi” oyunuyla perde açılır. Bir yandan oyun hazırlığı gösterilir,oyuna emeği geçenler tanıtılırken diğer yandan, oyun içinde oyunla Atatürk Devrimleri tanıtılır çocuklara bu ilk oyunda.
Bu ilk oyun sonraki yıllarda sergilenecek olan oyunların biçimlerinin de bir göstergesi sayılabilir.Değişen sosyo-politik yaşam, çocuk oyunlarını biçimlendirir.Padişahlar kimi zaman kral olur,kimi zaman melek-şeytan girer oyunlara,bazen Amerika övülür,bazen üretim,bazen tüketim...60’ların uysal,terbiyeli çocukları 90’lara geldiğinde kirli atıklara karşı mücadele eden afacanlara dönüşür.Bazen de suya sabuna dokunmaz oyunlar lay lay lom masallar yeterlidir o dönemlerde,Külkedisi,Polyanna v.b.
“TİYATRO SEYİRCİSİ KENDİ TİYATROSUNU BELİRLER”
Ancak çocuk tiyatrosu için geçerli değildir bu cümle.Oyun yazarı,yönetmenin düşünce yapısı,dünya görüşü henüz hiçbir şeyin farkında olmayan, verileni almaya hazır olan çocuk seyirciyi biçimlendirir ve büyüyen o çocuk-seyirci ileriki yaşlarında tiyatroyu biçimlendirir.İşte bu yüzden çocuk tiyatrosu, önemlidir ve maalesef ideolojilere göre yazılan,mesaj yüklü oyunlar çıtır, çerezlik oyuncaklı, hayvan kostümlü bol kahkaha az düşünceli oyunlar arasında bir orta yol çizilememiş ülkemizde çocuk tiyatrosuna.
Ancak yarıda kalan birtakım olumlu gelişmeleri de yok sayamayız. Muhsin Ertuğrul-Haldun Taner ikilisinin yönlendirmesiyle kurulan AÇOK( Anadolu Çocuk Oyunları Kolu) mesela.Yetmişli yılların ikinci yarısında kurulan grup hedef yaş grubunu belirleyip,pedagog ve psikologlarla çalışmıştır ve amaçlarına bakıldığında Grips Tiyatrosuyla benzerlikler taşımaktadır. Ankara Çocuk Tiyatrosu,Binbir Gece Çocuk Tiyatrosu da AÇOK’la aynı felsefeyi taşımakta ancak sonuçta aynı kaderi paylaşmaktadır.
Günümüze bakıldığında ise, Şehir ve Devlet Tiyatrolarının repertuarlarının iyice daraltıldığını,oyunların Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla ilintili seçildiğini görebiliriz.Öte yandan çocuklara oynayan grup sayısında da epeyce artış olduğu gözlenmektedir. Ancak çocuklar üzerinden gelir elde etme amacındaki özel gruplar denetimsizce oynadıkları oyunlarla tiyatroyu ne derece sevdirebilir,çocuklara ne verebilir?Bu soruların cevabı da endişe vericidir.
Osman Yiğitoğlu