Biz Her Olumsuz Olayda Birkaç Olumlu Yön Arayan İyi Niyetli Ailesiyiz
Çocuğunuz anaokuluna gidiyorsa, zaman zaman öğretmenine iletilmek üzere bazı özel mesajlar verin. "Öğretmenine beni telefonla aramasını istediğimi söyle, vb." Böylece, çocuğunuza sorumluluk, dikkat ve dil becerileri geliştirmesi açısından desteklemiş olursunuz. Mesajı ilettiğine ait geri bildirimi aldığınızda "öğretmen beni aradı, mesajını ilettiğin anlaşılıyor, teşekkür ederim" vb. diyerek çocuğunuzu davranışlardan dolayı övün.
Çocuğunuza küçük bir fotoğraf makinesi hediye edin. Fotoğraf çekmesine fırsat verin. Fotoğrafları tab etmeye beraber götürün ve almaya da beraber gidin.
Siz işinizden, eşinizden arkadaşlarınızdan, politikacılardan, trafikteki sürücülerden vb. sürekli şikayet ederseniz yaşam sizin için çok sıkıcı ve çekilmez demektir. Sizin ve çocuğunuzun sağlığı yerinde ise hiçbir şey bundan daha önemli değildir. Şikayetleriniz den kurtulmaya çalışın. Üstelik dünyayı anlayışınızı doğrudan çocuğunuza yansıdığını da unutmayın.
Ailece, "ben...... yapabilirim, ya sen ne yapabilirsin? " oyunu oynayın. Aile üyeleri bir arada olduğunuzda sırayla birbirinize yapabildiğiniz şeyleri söyleyin. Kendinizle ilgili seçtiğiniz örneklerin farklı alanlardaki becerilerinizi yansıtmasına dikkat edin. "Ben çamaşır asabilirim, istersem çok hızlı hareket edebilirim, fısıldayarak konuşabilirim vb." Bu oyun Çocuğun kendini gözden geçirmesine olanak tanıdığı gibi, sizinle ilgili görüşlerini de derinleştirir.
Hata yapmaktan hoşlanmasak da mutlaka hata yaparız. Hataları görmezlikten gelmekten ya da tam tersi abartmaktan, inkar etmekten, hatayı başkasına yüklemekten kaçının. Hatalarınızı kabul edin. Bu çocuğunuzun ya da eşinizin size olan güvenini sarsmaz, tam tersi kendini eşleştirme becerilerini, dürüstlüğü, doğal olmayı öğretir. Ayrıca hatanızı fark edip, problemin nereden kaynaklandığını araştırma cesareti göstermekle çocuğunuza da model olursunuz.
Çocuğunuz için her zaman çok önemli ve değerli olduğunuzu düşünün. Hiç kimsenin onu sizin kadar sevemeyeceğini bilin. Ebeveynliğinize güvenin. Kendinizi yargılamayın. Bu süreçte sadece çocuğunuzu değil, kendi mutluluğunuzu da önemseyin.
Okuma yazma bilmiyor olsa bile çocuğunuza hoşuna gideceği sözleri, mesajları yazarak evin içinde sürpriz olacak yerlere asın. Notlarınızı bulduğunda, ona okuyun. Onun da size mesajlar yazmasını destekleyin.
Trafik lambalarının renkleri ve işlevi hakkında konuşun. Arabayla ya da yaya olarak bir yere giderken “ışıklara bak ne zaman ne yapacağımızı sen söyle, kırmızı yandı ne yapalım?” vb.
Çocuğunuzun elinin izini alçı kalıbına çıkartın. Bunu mutlaka saklayın. Bir süre sonra büyümesiyle ilgili olarak ortaya çıkan değişime dikkat çekin.
Çocuklar zaman zaman kendilerine yol gösterilmesine gereksinim duyarlar. Bununla birlikte kendi başlarına seçtikleri yolda ilerlemek için yeterince özgür olmaya da gereksinim duyarlar. Çocuğunuzu zaman zaman yalnız bırakmazsanız gerçekten özgürlüğünü kullanıp kullanamayacağını bilemezsiniz. Çocuğunuzu yalnız bırakmak onu terk etmek anlamına gelmez. Yanında siz yokken de başarabildiğini görmesine izin verin.
Avucunuzun içine renkli bir boncuk saklayın ve rengini tahmin etmesini isteyin. Çocuğunuzun bu oyun sırasında bildiği renk isimlerini hatırlayıp söylemesi, hem dil hem de bellek gelişimi açısından çok önemlidir.
Çocuğunuzla beraber bir çerçeveci dükkanını ziyaret edin. Resimlerin nasıl çerçevelendiğini gözlemleyin ve çocuğunuzun yaptığı bir resmi ya da fotoğrafı çerçeveletin.
Çocuğunuza kızdığınızda o bundan hiç hoşlanmayabilir ve “ben artık seni sevmiyorum, seni istemiyorum, başka anne bulacağım, sen kötü bir babasın vb.” ifadeler kullanabilir. Panik olmayın, dilinin söylediğini kalbinin hissetmediğinden emin olun. “sen böyle düşünebilirsin ama ben her zaman seni sevmeye devam edeceğim ve annen olarak kalacağım. Annelerin, babaların çocuklarına olan sevgisi onlara kızdıklarında da bitmez.” Vb. ifadeler kullanın. Çocuklar koşulsuz olarak sevildiklerine güveninceye kadar bu yolu denerler.
Anne ve babası siz olduğunuz halde çocuklarınız davranış ve kişilikleriyle birbirine benzemez. Bazen birbirlerinden neden bu kadar zıt özelliklerde olduklarını anlamakta zorlanırız. Aslında böylesi doğal olandır. Çünkü siz anne ve babaları olduğunuz halde sürekli değişmektesiniz. Dolayısıyla ebeveynliğiniz de değişir. Bu da çocuklarınıza yansır. Ayrıca, çocuklar sizin çocuklarınız olsa bile her biri kendine özgü ayrı insanlardır. Aynı ailenin bireyleri olmak tıpatıp aynı olmayı gerektirmez. Çocuklarınızın farklılığını destekleyin ve bundan memnun olun.
Çocuğunuzla belli bir mesafede karşılıklı durun ve ortada bir hedef nokta belirleyin. Bu noktada buluşmayı teklif edin. Ancak bunu yaparken gözlerinizi kapatın. Gözleriniz kapalı haldeyken belirlediğiniz hedefe doğru yürümenin sonuçlarını tartışın.
Aile üyelerimiz arasında “en’ler” listesi oluşturun. En çok uyuyan, en çok fıkra bilen, sporu en çok seven, en erken yatan, en uzun boylu, pembeyi en çok seven vb. gibi çeşitli sıfatları taşıyan aile üyeleri hakkında çocuğunuzla beraber bir araştırma yapın ve bu listenizi giderek zenginleştirin. Bu oyunla çocuğun kavram bilgileri derinleşir.
Çocuğunuzu rekabete sürüklemeyin. Rekabet gerginlik yaratır. Çocuğunuzu başkalarıyla değil her zaman kendi yaptıklarıyla karşılaştırın. “ okula başladığında çizdiğin insan resmine bak, bir de şimdiki çizgilerine bak. Çizgilerin ne kadar değişmiş. Tahmin ediyorum giderek meşhur bir ressam yetişiyor” demeniz, çocuğun kendi kişisel gelişiminin farkında olmasına neden olur ve gelişme yönünde motivasyon sağlanır.
.ALINTIDIR.