Atilla İlhan


             

Ä°letiÅŸim


 05xx xxx xx xx


vbnetron


[email protected]

×

Atilla İlhan

  • #1
    Pragmatist - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    29.Eylül.2011
    Nereden
    Ankara
    Mesajlar
    623
    @Pragmatist



    Atilla İlhan





    İlk Gençlik Yılları

    15 Haziran 1925'te Menemen'de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı. Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı'nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı. 1946'ta mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkanlarıyla yayınladı.

    Paris Yılları

    1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nazım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris'e gitti. Bu harekette aktif rol oynadı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye'ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Sansaryan Han'daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Bir kaç kez gözaltına alındı.

    İstanbul - Paris - İzmir Üçgeni

    1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti. Fransa'daki bu dönem Attilâ İlhan'ın Fransızca'yı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950'li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar.

    Sanatta Çok Yönlülük

    1957'de gittiği Erzincan'da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbul'a dönüş yapan Attilâ İlhan sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı. 1968'te evlendi, 15 yıl evli kaldı.

    İstanbul'a Dönüş

    1973'te Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını üstlenerek Ankara'ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak 'ı Ankara'da yazdı. 81'e kadar Ankara'da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul'a yerleşti. İstanbul'da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından itibaren köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesi'nde sürdürdü. 1970'lerde Türkiye'de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu.

    Şiirleri :
    Duvar (1948)
    Sisler Bulvarı (1954)
    Yağmur Kaçağı (1955)
    Ben Sana Mecburum (1960)
    Bela Çiçeği (1962)
    Yasak Sevişmek (1968)
    Tutuklunun Günlüğü (1973)
    Böyle Bir Sevmek (1977)
    Elde Var Hüzün (1982)
    Korkunun Krallığı (1987)
    Ayrılık Sevdaya Dahil (1993)
    Kimi Sevsem Sensin (2002)



    Romanları

    Sokaktaki Adam (1953)
    Zenciler Birbirine Benzemez (1957)
    Kurtlar Sofrası (1963/64)
    Bıçağın Ucu (1973)
    Sırtlan Payı (1974)
    Yaraya Tuz Basmak (1978)
    Dersaadet'te Sabah Ezanları
    Fena Halde Leman (1980)
    O Karanlıkta Biz (1988)
    Haco Hanım Vay (1984),
    Allahın Süngüleri-Reis Paşa (2002)
    Gâzi Paşa (2005)
    O Sarışın Kurt (2007)


    Öykü
    Yengecin Kıskacı (1999)

    Deneme-Anı
    Abbas Yolcu (1957)
    Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler (1985)


    Anılar ve Acılar
    Hangi Sol (1970)
    Hangi Batı (1972)
    Hangi Seks (1976)
    Hangi Sağ (1980)
    Hangi Atatürk (1981)
    Hangi Edebiyat (1993)
    Hangi Laiklik (1995)
    Hangi Küreselleşme (1997)


    Attilâ İlhan'ın Defteri
    Faşizmin Ayak Sesleri (1975)
    Gerçekçilik Savaşı (1980)
    Batı'nın 'Deli Gömleği' (Gazete yazıları, 1981)
    “İkinci Yeni” Savaşı (1983)
    Sağım Solum Sobe (Gazete yazıları, 1985)
    Ulusal Kültür Savaşı (1986)
    Sosyalizm Asıl Şimdi (1991)
    Aydınlar Savaşı (1991)
    Kadınlar Savaşı (1992)


    Cumhuriyet Söyleşileri
    Bir Sap Kırmızı Karanfil (1988)
    Ufkun Arkasını Görebilmek (1999)
    Sultan Galiyef (2000)
    Dönek Bereketi (2002)
    Yıldız, Hilâl ve Kalpak (2004)


    Senaryoları

    Film Senaryoları
    Yalnızlar Rıhtımı (Lütfi Akad) 1959
    Ateşten Damla (Memduh Ün) 1960
    Şoför Nebahat (Metin Erksan) 1960
    Devlerin Öfkesi (Nevzat Pesen) 1960
    Rıfat Diye Biri (Ertem Göreç) 1962
    Ver Elini İstanbul (Aydın Arakon) 1962


    Televizyon Filmi
    Paranın Kiri (1979)

    Televizyon Dizileri
    Sekiz Sütuna Manşet (6 bölüm) 1982
    Kartallar Yüksek Uçar (12 bölüm) 1984
    Yarın Artık Bugündür 1986
    Yıldızlar Gece Büyür (16 bölüm) 1992
    Tele-Flaş (13 bölüm) 1993


    Çevirileri

    Kanton'da İsyan (Malraux)
    Umut (Malraux)
    Basel'in Çanları (Aragon)








    Ben Sana Mecburum

    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski İstanbul mudur?
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun

    Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
    İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
    Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun

    Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
    Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin..
    “İnsanın ölümden korkar gibi görünmesi bir yanılsamadır. İnsan, aslında yokluktan, yokluğun getireceği sonsuz ayrılıktan özellikle de kendinden sonsuz ayrılmaktan korkar. Ölümse, hem ayıran hem birleştirendir. Ayrılmak için ölmek gerekir. Ama buluşmak için de ölmek gerekir. Ölüm gibi ikili bir yapısı olan başka bir durum yoktur. Bu yönüyle ölüm ikili, zıt bir duygu uyandırır insanda. Onu çekici kılan, cazip hale getiren, taçlandıran da budur.”

  • #2
    merthasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    24.Aralık.2011
    Nereden
    çorum
    Mesajlar
    440
    @merthasret







    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum
    çok güzel bir şiir paylaşım için tşkrlr.
    Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
    Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
    Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
    Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

  • #3
    smurfs - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    18.Nisan.2012
    Nereden
    ...Antalya...
    Mesajlar
    39
    @smurfs







    güzel paylaşım..

  • #4
    umut dalları - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    19.Şubat.2010
    Nereden
    Ağrı / fransa
    Mesajlar
    6,706
    @umut dalları







    üstad hakkında yorum yapmak ne kadar doğru bilmem ama gerçekten mütiş bir şair
    teşekkürler güzel paylaşım için....
    saraylar saltanatlar çöker
    kan susar birgün
    zulüm biter.
    menekşelerde açılır üstümüzde
    leylaklarda güler.
    bugünlerden geriye,
    bir yarına gidenler kalır
    bir de yarınlar için direnenler...


    ADNAN YÜCEL /yer yüzü aşkın yüzü oluncaya dek

  • #5
    Cihan ÇAĞLAYAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Nisan.2009
    Nereden
    Şanlıurfa
    Mesajlar
    5,536
    @Cihan ÇAĞLAYAN







    Alıntı merthasret Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum
    çok güzel bir şiir paylaşım için tşkrlr.

    aynı şeyleri 2 defa yazmanın bi anlamı yok. mavişten alıntı yapayım bari
    şiir çok güzel bir tat kattı şairin hayatına.

    teşekkürler ezgi.
    * Tuttum, taa içime oturttum seni...

  • #6
    Pragmatist - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    29.Eylül.2011
    Nereden
    Ankara
    Mesajlar
    623
    @Pragmatist







    Rica ederim İlgilenip yorum yazdığınız içinde teşekkür ederim
    “İnsanın ölümden korkar gibi görünmesi bir yanılsamadır. İnsan, aslında yokluktan, yokluğun getireceği sonsuz ayrılıktan özellikle de kendinden sonsuz ayrılmaktan korkar. Ölümse, hem ayıran hem birleştirendir. Ayrılmak için ölmek gerekir. Ama buluşmak için de ölmek gerekir. Ölüm gibi ikili bir yapısı olan başka bir durum yoktur. Bu yönüyle ölüm ikili, zıt bir duygu uyandırır insanda. Onu çekici kılan, cazip hale getiren, taçlandıran da budur.”

  • YORUM BIRAKMAK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ !

    ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA

    Benzer Konular

    1. Sultan-ı Yegah / Atilla İlhan
      Konu Sahibi ninieldemir Forum ŞİİRLER-YAZILAR
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 30.Ağustos.2010, 16:10
    2. PİA / ATİLLA İLHAN
      Konu Sahibi Gülşah MUTLU Forum ŞİİRLER-YAZILAR
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 30.Ağustos.2010, 03:33
    3. YALNIZLIK / Atilla İlhan
      Konu Sahibi Gülşah MUTLU Forum ŞİİRLER-YAZILAR
      Cevap: 5
      Son Mesaj : 05.Temmuz.2010, 13:04
    4. Atilla Özdemiroğlu Sanatta 60. yılında
      Konu Sahibi Ayşe Turan BAL Forum MÜZİK
      Cevap: 0
      Son Mesaj : 18.Aralık.2009, 22:32
    5. KİMİ SEVSEM SENSİN(Atilla İlhan)
      Konu Sahibi Gülşah MUTLU Forum ŞİİRLER-YAZILAR
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 30.Kasım.2009, 02:46

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •  

    Giriş

    Facebook ile Baglan Giriş