Türkiye’nin eğitim gündeminde 16 Mart’tan bu yana iki kavram arasına sıkıştık kaldık: Eğitim, uzaktan mı olacak, yüz yüze mi? Bakanlıktan yapılan son açıklama ile 31 Ağustos’ta yeni dönemin uzaktan eğitim ile başlayacağını ve 21 Eylül’e kadar devam edeceğini öğrendik. Sonrası için kademeli ve seyreltilmiş olarak yüz yüze eğitime geçiş planlandığından da şimdilik haberdarız.
Bu süreçte yaşanan kafa karışıklığını haklı bulmakla birlikte, konuyu çocuklar ve ilgili yetişkinler açısından genişletmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Bir süredir eğitimin “nerede” olacağıyla ilgileniyoruz; halbuki eğitimin 5N 1K’sı hala var. Eğitimin niteliğini artırmak için eskiden olduğu gibi “Ne öğrenecek?” “Nasıl öğrenecek?” “Niçin öğrenecek?” “Ne zaman öğrenecek?” ve “Kimle/kimlerle öğrenecek?” sorularını sormaya devam etmek önemli. Öğretmenler öğrenme tasarımlarını bu sorulardan aldıkları cevaplara göre planlarken, ebeveynler de çocuklarının öğrenme sürecini yine bu cevaplara göre takip edebilecekler.
Bu yazıda, uzaktan eğitimde internet kullanımlı, çevrimiçi derslere katılabileceği cihazlara erişimi olan çocuklarının uzaktan eğitimde geri kaldığından/kalacağından endişelenen yetişkinler, özellikle ebeveynler için, çocukların gelişimine nasıl yardımcı olabileceklerine dair birkaç ipucu vereceğim.
1.Yeni Başlangıcı Planlayın
23 Mart 2020’de MEB’e bağlı tüm okullar acil durum nedeniyle örgün eğitimden uzaktan eğitime geçtiler. Yılın tamamı örgün eğitim olarak düşünülmüş, öğretim programları buna göre planlanmışken, eğitime ve öğretime çevrimiçi ve çevrimiçi olmayan dersler ile devam etmek zorunda kaldılar.
Bu ani geçişte yer alan herkesin, Mart-Haziran döneminde verilen/alınan eğitimin büyük ölçüde iyi planlanmış uzaktan eğitim değil, kriz döneminde acilen geçilen uzaktan eğitim olduğunun, bu geçişin bireylerin yaşantılarında aksamalar yarattığının farkında olarak yeni döneme başlaması, yeni başlangıcı kolaylaştıracaktır.
Önümüzdeki okul yılına hazırlanmalarına yardımcı olmak için çocuklarınızla her şeyin farkında olduğunuzu konuşmanız gerekiyor. Doğru konuşma yoktur ama doğruya uzak konuşma vardır, dikkatli olun. “Zaten bir şey öğrenmediler” “Uzaktan eğitim bir facia” “Çocuğun bir yılı
çöpe gitti” gibi uzay boşluğuna fırlatılan ifadeler hem öğrencileri hem de öğretmenlerin başlangıç motivasyonlarını olumsuz etkileyebilir. Bunun yerine, çocuğunuzla yapacağınız “geçen dönemin farklı boyutlarıyla değerlendirilmesi” ile sorumlulukların yeniden tanımlanması ve olası problemler ortaya çıkmadan alınacak önlemlerin belirlenmesi iyi bir başlangıç adımı olabilir.
Çocuklarınızla geçen dönem nelerin iyi gitmediğini listeleyin. İnternet bağlantısı mı zayıftı, oturduğu sandalye mi rahatsız ediyordu, oda yeterince aydınlık mıydı; önce fiziksel ortam ihtiyaçlarını belirlemekle başlayabilirsiniz. Sonra bireysel ihtiyaçları üzerinde konuşun. Geçen dönem onu en çok zorlayan sınıf/ders kuralı neydi mesela, öğrenin. Gözlemleriniz varsa paylaşın. Yeni dönemde bununla ilgili neler yapılabileceği üzerinde beyin fırtınası yapın.
En önemlisi, iletişim kanallarını açık tutarak çocuğunuzun bu benzeri görülmemiş zamanlarda kendisini güvende hissetmesine yardımcı olabilmek.
2.Cihaz Etkileşimini Gözden Geçirin
Çoğu çocuk erken yaşta cihazlarla etkileşimde bulunuyor, ancak bu genellikle eğlence veya dikkat dağıtma amacıyla yapılıyor. Artık hedef çevrimiçi öğrenmeye dönüştüğüne göre, bu cihazları nasıl ve ne için kullanacaklarını yeniden düşünmelerine yardımcı olmalıyız.
Matematik derslerinde legolarla kesirler konusunda çalışma yapmadan önce, öğrencilerle sözleşme yaparım: “Şimdiye kadar eğlenmek için oynadığınız bu legolar, ünite boyunca sizin öğrenme materyaliniz olacak. Öğrenmeye başlamadan önce arkadaşlarınızla bir süre legolarla oynamanızı ancak süre son erdiğinde her bir legoya yeni görev tanımını iletmenizi istiyorum; ‘sen artık benim gözümde bir kesirsin’ diyebilir misiniz?”
3.Sosyal Etkileşimi Destekleyin
Çocuklarınıza, okulun tamamen akademik öğrenmeyle ilgili olmadığını, okulda öğrendiklerinin önemli bir kısmının sosyal beceriler olduğunu hatırlatın. Bir süredir yüz yüze sosyal etkileşimler duraklamış olsa da, çocuğunuzun arkadaşlarıyla görüntülü sohbetler yoluyla bu ilişkileri sürdürdüğünden emin olun. Önerim, e-posta yoluyla “mektup arkadaşlığı” kurmasını desteklemeniz. Bu bir sınıf arkadaşı ya da öğretmeni ile olabilir, başka şehirden ya da ülkeden tanıdığınız öncesinde iletişim kurduğunuz birileri de. İyi bir e-posta kullanıcısı olmakla beraber yazılı iletişim, dil ve düşünme becerilerinin gelişimini de destekleyecektir.
4.Öğretmenlerle İş Birliğini Iskalamayın
Çevrimiçi öğrenme illa evde eğitim anlamına gelmez. Öğretim programları geliştirmek, dersleri planlamak veya çocuğunuzun öğretmeni olarak görevi devralmak sizin işiniz değil. En iyi yapabileceğiniz şey, bu beklenmedik geçişte ona rehberlik etmek. Çocuğunuzun çevrimiçi öğrenmeye alışmasına yardımcı olun, ki bu da öğretmeniyle işbirliği yapmak anlamına gelir. Ebeveynler iş birliği için öğretmenlere e-posta gönderdiğinde, öğretmenler bunu birlikte çalışmak için bir fırsat olarak görecektir. Çevrimiçi öğrenmenin herhangi bir yönü çocuğunuz veya aileniz için iyi sonuç vermiyorsa, öğretmene ulaşın.
Uzaktan eğitim, öğrencinin önemli ölçüde gözlemlenmeden çalışmasına dayanır – kendileri beyan etmediği sürece, zorlandıklarını bilmek için ekrandan beden dilini okumak öğretmen için oldukça zordur. Özellikle kendini ifade etmekte zorluk yaşayan çocukların bu dönemde ihtiyaçlarını dile getirebilmeleri için ev içi gözlemleri öğretmenleriyle paylaşmak yararlı olacaktır. Burada gözlemlerin yorumsuz olmasına, olaylar ve olgular üzerinden ilerlemesine dikkat edilmelidir. “Çalışmalarına geri bildirim vermediğiniz için sürekli yanlış yapmaya devam ediyor” yerine “Çalışmalarında daha sık geri bildirim almaya ihtiyaç duyduğunu
gözlemliyorum” gibi ifadeler kullanabilirsiniz.
Unutmadan, her şeyin yolunda ve iyi gittiğini düşünüyorsanız, bunu da öğretmenleriyle paylaşmayı unutmayın.
D. Pelin Sakın
Matematik Öğretmeni
[email protected]
Kaynak: Eğitimpedia.