Anne- babalar çocukları cinsellik içeren sorular sormaya başladıklarında veya cinsel içerikli davranışlar yaptıklarında (örneğin cinsel organını okşama-mastürbasyon, cinsel birleşmeye temsil eden hareketler, objelere sürtünme, annenin vücudunu okşama, arkadaşları ile cinsel oyunlar oynama vb. nitelikte pek çok davranışlar) çoğu zaman nasıl davranacaklarını bilemezler. Ya bu tür davranışlar tepki ile karşılanır, cezalandırılır yada çocuktan gelen sorulara karşı yanlış bilgilendirmeler yapılır. Burada önemli olan çocuklara hangi yaşta hangi bilgilendirmelerin nasıl yapılması gerektiğidir.
Yaklaşık olarak 5-6 yaşlar cinselliğin fark edilmeye başladığı dönemdir. Bu dönemde çocuk kendi cinsiyetinin özelliklerini keşfeder. Kız-erkek ayırımı öğrenilir. Kız çocuğu bazı yönlerden kadınların erkeklerden farklı olduğunu gözlemler ve bu farklılığı öğrenme merakı içine girer. Aynı şey erkek çocuğunda da olur. Çocuk kendinde bir penis olduğunu ve kız çocuğunun buna sahip olmadığını farkeder. Çocukta bu dönemdeki cinsel gelişim üzerine tartışmalı bir teori süren Freud'a göre kız çocuğu babaya, erkek çocuğu da anneye fantazik bir aşk geliştirir ve hemcinsini kendine bir rakip olarak görür, ona karşı düşmanlık besler. Bu dönemde çocuğun cinsel dürtüleri gelişir ve çocuk cinselliğe aşırı merak duyar. Bu merak çevrenin tutumları tarafından daha da yoğunlaşır. Örneğin çocuk annesine sorular sorduğunda ya da cinsel ilişkiyi çağrıştıran davranışlar gösterdiğinde annenin tepkisini görür. Anne cevap vermekte zorluk çeker, utanır, konu değiştirir, ayıp, günah diyerek çocuğu cezalandırmaya girişir. Bütün bu tepkiler, kafasında soru işaretleri olan çocuğun kafasının daha da karışmasına sebep olur. Çocuk dıştan artık daha az soru sorsa yada yasak davranışları aşikar yapmamayı öğrense de kafasındaki sorular çözümlenmez. Bazen ana-babanın yanlış bilgilendirmesi de çocukta yıllar boyu sürecek cinselliğe yönelik yanlış inanışın devamına yada cinselliğe yasak,ayıp, utanılacak ve hatta tiksindirecek bir şeymiş gibi bakmasına sebep olabilir.
Bu noktada ne yapılmalı?. Cinsellik en ince detayına kadar anlatılmalı mı? Nasıl anlatılmalı? Çocuklar bunu anlayabilir mi? Bu konuda eğitimciler, pedagoglar ve psikologlar arasında farklı görüşler vardır. Bir kısım, çocuklara her şeyin anlatılmasını savunurken bir kısım da bu konuda daha temkinlidir. Ama yine de genel olarak neler yapabileceğimize yönelik bir şeyler söylenebilir.
Dikkat edilecek ilk şey çocuğun kaç yaşında olduğudur. Çocuğun yaşını göz önünde bulundurmak bize çocuğun sorularını nasıl cevap vereceğimiz hakkında bilgi verecektir. Eğer çocuk 5 yaşından küçükse (bazılarına göre 4 yaş)
anlatacaklarımızın daha kısa, somut ve basit olması gerekir. Çünkü çocuğun algılaması cinsel ilişkinin içeriğini ve mantığını yetişkinler gibi anlayabilecek düzeyde değildir. Bu dönem cinselliği keşfetme ve cinselliği algılama döneminden önce olduğu için çocuğun bazı şeyleri anlaması daha zordur. Fakat yine de çocuklara yanlış cevaplar vermek veya masalsı hikayelerle bir şeyler anlatmak yerine doğru olanı kısa ve detaydan uzak olarak (yani cinsel ilişkinin detayına) anlatmak daha doğru bir yöntemdir. Bu dönemde genellikle çocuk cinsel ilişkiye yönelik direk sorular sormazlar. Daha çok kendilerinin nereden geldiğine, kardeşinin nasıl dünyaya geldiğine yönelik sorulardır. Bu türden sorulara cevap vermek daha kolaydır. Çocuğa nasıl dünyaya geldiği doğru ve basit anlatım ile açıklanabilir. Çevre ve medyanın etkisi de çocukların merakını arttırır ve kendi kendine bulunabilecek cevapları erken ve zamansız bulmalarına sebep olur. Çocuk televizyonda gördüğü cinsel sahnelere yönelik sorular sorar. Hatta bu dönemde çocuk cinsel gelişimin erken döneminde olduğu ve olayları kavramak için henüz küçük olduğundan televizyondaki cinsel sahnelerden olumsuz etkilenebilir.
5-6 yaşın çocuğun cinsel aktivasyonun arttığı, cinsel dürtülerin, hasların keşfedildiği dönem olduğunu daha önce belirtmiştim. Bu dönemde çocuğun merakı ve ilgisi daha cinsel ilişkinin içeriğine ve cinsel hasları uygulamaya yönelmiştir. Çocuk cinsel bölgelerindeki uyarılmayı hisseder ve bu yüzdendir ki bu dönemde çocuklarda mastürbasyon vb. tatmin davranışları gözlemlenir. Bu dönemde kendi cinsiyetini keşfetme ve cinselliği hissetmeye yönelik çatışma içinde olan çocuğun, cinselliğin fazlası ile ön planda olduğu olaylara maruz kalması da çocuğun kimlik edinmesine zarar verir. Yoğun cinsel dürtüler içindeki çocuk çevreden gelen olumsuz tepkilerle zaten suçluluk duygusu yaşamaktadır ve kendini nelerin beklediğini bilmemektedir. Eğer bu karmaşa içinde örneğin anne-babanın cinsel ilişkilerine tanık olma, anne-babayı çıplak görme gibi cinsel tecrübeler yaşarsa bunlardan cinsellik ve kendi kimliğine yönelik olumsuz sonuçlar çıkarabilir. Bu dönemde çocuğun anne-baba ile aynı odada yatması, ev içinde eşlerin cinsel yakınlaşmaları ve fiziksel davranışlarını çocuğun yanında çok açık göstermeleri, eşlerin çıplak dolaşmaları sakıncalı olabilir. Anne-baba belki çocuklarına hayatı tüm doğallılığı ile yansıtmak ve cinselliği yadırgamadan yetişmesini isteyerek bu tür davranışları rahatlıkla yapma yoluna başvurabilirler. Fakat cinselliği, cinsel haz ve tatmini vücudunda yeni hissetmeye başlayan yada henüz bunların farkında olmasa da çevreden gördüklerini anlamaya çalışan küçük bir çocuk için cinsel ilişki (ne, neden, nasıl ve sonuçları) çok anlaşılmaz ve kavranmaz bir olaydır.
Cinsellik çocuk büyüdükçe daha anlaşılır ve kabul edilebilir duruma gelir. Çocuğun zihinsel algılaması ve sosyal gelişimi, cinsel isteğin ve cinsel yaşamın mantığını biraz olsun kavramalarına sebep olur. Çocuk cinselliğe yönelik detaylı bilgileri anlayabilir ve kabul edebilir. Bu dönemde (okul çağı) çocuğa cinselliği gerçek yönleri ile anlatmak ve üreme ile bağlantısını kurarak çocukların kafasındaki soruların çözümüne yardımcı olmak mümkündür. Yine cinselliği çirkin, günah, yanlış ve tiksindirici bir şeymiş gibi anlatmamaya dikkat etmeliyiz. Biz bunu doğal, normal, sağlıklı ve insanlığın devamı için gerekli bir şey olarak görürsek çocuğumuza gerçek yönüyle anlatmış oluruz. Burada sadece anlatım değil, aile içinde cinselliğin nasıl karşılandığı, yaşandığı ve kabul gördüğü de önemlidir. Çünkü çocuk anne-babasının konuşmalarından çok davranış ve tutumlarından etkilenirler.
Sonuç olarak bir kaç noktayı şöyle vurgulayabiliriz;
Çocuğa bulunduğu yaş dönemi ve algılama düzeyine göre cinselliği basit,kısa ve somut şekilde anlatmalıyız. Fakat bu bilgilendirmeyi özellikle ilgisini o yöne çekmemiş olan çocuğa yapmak gereksizdir. Çocuğun soruları arttığında bilgilendirmek daha doğrudur.
Çocuğa cinselliği gizli, ayıp, utanılacak ve tiksindirici bir şeymiş gibi yansıtmamalıyız.
Çocuğun cinselliği kavramaya hazır olmadığı dönemde çocuğu cinsel uyaranlarla çok fazla maruz bırakmamalıyız.(cinsel şakalar, cinsel ilişki hakkında kaba, küçültücü konuşmalar, farkında olmadan çocuğu cinsel olarak uyarma-çıplak gezme, aşırı fiziksel temas, cinsel oyunlara sıkça maruz kalma vb.)
Çocuğa cinsellik hakkında yanlış bilgiler vermemeliyiz (seni leylekler getirdi).
Çocukların sorularına anlayamayacakları detaylardan uzak sevgi, aşk gibi güzellikler üzerine kurulu cevaplar vermeliyiz.
Unutmayın ki çocuk eğer doğruları sizden alamazsa başka yollara başvurabilir. Ama mutlaka merakının cevabını bulur. Fakat bu yol çocuğu yanlış kaynaklara ve yanlış inanışlara götürebilir.
Çocuğun cinsel merakına ve cinsel içerikli davranışlarına aşırı cezalandırıcı ve suçlayıcı tutumlar, çocuğun cinsel dürtülerini bastırmasına ve suçluluk duygularına sebep olur. Çocuk cinsellik hakkında olumsuz duygular geliştirir ve bu onun gelecekteki sağlıklı cinsel yaşamına engel olur. Zaten çocuğun cinselliği tanıması, anlaması, kabul etmesi ve kendi cinselliğini benimsemesi uzun süren bir süreçtir, bu süreçte çocuğun cinselliği normal ve doğal bir şey olarak görmesini sağlamak ebeveynlere düşmektedir.
Onları yasaklar,cezalar,yanlışlıklar ve gizlilikten uzak, aynı zamanda yanlış anlama ve cinsel girişime aşırı yönelmesine sebep olacak düzeyde açıklıktan, teşhirden de kaçınarak cinsel eğitim verebilir ve sağlıklı bir cinsel yaşama kavuşmalarını sağlayabilirsiniz.
Psk. ARZU ÇAKAR
alıntı