ANLAMADIĞINIZ
Okul Öncesi Eğitimdir yaptığımız, EĞİTİM. Her davranışımız ile çocuklara bir şeyler vermeye çalışırız. Yaptığımız onların nasıl bir insan olacağına karar vermektir. Ellerimizdedir tüm gelecekleri ve nasıl istersek öyle şekillenir o gelecek.
Bir yılda uğradığımız teftiş sayısı en az dörttür. Müfettişler, idari amirler gelirlerde gelirler. Sınıfa girdikleri anda tek düşünceleri vardır eksik aramak. Sağa bakarlar, sola bakarlar ve kaşlarını kaldırarak bu neden yok? bu neden böyle? falan derler. Akıllarından geçen tek şey vardır 'korkutarak çalıştırma'. Bilmezler ki korku insanı sevdiği şeyden uzaklaştırır. Bilmezler ki korku insanın içindeki hevesi alır. Sayım amirlerimiz biliniz ki onca imkansızlıklar içinde tek istediğimiz biraz takdir. Yeri gelir hizmetlisi, yeri gelir doktoru, yeri gelir güvenlik görevlisi...VS oluruz sınıfımızın. Düşünmeyiz aslında yaptığımız bu işleri, ağzımızdadır tüm şikayetler. Ne olursa olsun o fedakarlığı yaparız her zaman.
Siz sınıfa girince tertip istersiniz, düzen istersiniz, akıllı uslu çocuklar istersiniz. Emin olun ki yaptığımız iş bunların tam tersi. Bizim amacımız çocukları bir kalıba sokmak değil. Elbette o sınıfı dağıtacaklar, elbette herşeyi kurcalayacaklar. Bizim amacımız onların merak duygusunu körüklemek. Onlara yapacağımız en büyük kötülüklerden biri "susun, oturun, uslu olun, sınıfı dağıtmayın" demektir. Diyeceğim şu ki sınıfa geldiğinizde - sınıf dağınık olduğu için- bu nasıl sınıf diye basıyorsun azarı ama bu bizim işimizin bir parçası ve normal birşey. Bizim işimiz sınıfın derli toplu olması değil, çocuklara sınıfı dağıttıktan sonra (biz Söylemeden) sınıfı toparlamalarını öğretmek.
Sonuç olarak anlatmak istediği şudur; lütfen ama lütfen sınıfa geldiğinizde evrak kontrol etmeyi, sınıfın tertibini düzenini denetlemeyi bırakıp çocuklardaki gelişmeyi gözlemleyiniz. Çünkü olması gereken bu..
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ
YALÇIN KEMİK