Civciv, inek kardeş ve aslan ormanda yaşayan üç komşuydu. İnek her zaman civciv ve aslana “Günaydın, merhaba” gibi şeyler söylerdi. Civciv sıcakkanlı bir biçimde konuşurken Aslan ise burnunu havaya kaldırır ve hiç aldırış etmezdi. Bu yüzden civciv ve inek kardeş aslandan hep çekinirlerdi. Bir gün inek kardeş ve civciv dereden su içerken aslan dereye doğru yaklaştı ve güneşin sıcağından bunalmış bir halde ferahlamak için kendini derenin serin sularına bıraktı. Suya girerken civciv ve ineğin su içtiği bölümden kaba bir şekilde onları rahatsız ederek geçmişti. Civciv ve inek kardeş, aslanın bu davranışına kızdı ve onunla bir süre konuşmama kararı aldılar.
Aslan, bir süre sonra komşularının artık ona selam vermediğini, gülümsemediğini farketti. Kendi kendine düşündü, düşündü.. Komşuları onunla gülerek, neşeli bir şekilde konuşup selamlaşıyorlardı ama o aldırış etmemişti. Komşuları ona saygılı davranırken o saygısızca onları görmezden gelmişti. Yaptığının yanlış olduğunun ve onları korkuttuğunun farkına varmıştı. Pişmandı ve her şeyi değiştirmek için fırsat bekliyordu.
Güneşli ve renkli bir bahar sabahıydı. Etraftaki kuş cıvıltıları insana adeta mutluluk verir gibiydi. Çalıların arasında bir kıpırtı oldu. Çiçeklerin arasından bir minik bir top yuvarlanarak çimenlerin üzerinde durdu. Ardından minik civciv fırladı. Kendini oyuna öyle bir kaptırmıştı ki etrafındaki ağaçları, taşları görmüyor onlara çarpıyordu ama yine de oyununu bırakamıyordu. Bu oyun çok eğlenceli olmalı ki civcivin keyfine diyecek yoktu. Derken; top birden civcivin küçük ayakları arasından bir ok gibi fırladı. Top o kadar hızlıydı ki civciv nereye gittiğini göremedi. Sağına baktı soluna baktı topu yok. Başını öne eğerek ormanda aramaya başladı.
Yürüdü yürüdü… Taşların altına, çalılıkların arkasına baktı ama topu bulamadı. Biraz ilerledi ve ileriye baktı. Eyvah! Oda ne? Top aslanın pençelerinin arasında. ‘Bunu gören civciv korkulu gözlerle aslana bakıyordu. Yavaş yavaş geriye yürümeye başladı. Oradan kaçmayı planlıyordu. Bunu anlayan aslan civcivin ardından seslendi: ’Dur gitme, topunu mu arıyorsun. O burada benim yanımda ona bir şey olmadı. Benden niye bu kadar korkuyorsun. Hem istersen topunla beraber oynayabiliriz.’ Bunu duyan çok sevindi ve neden olmasın ki’ diye düşündü. Sonra aslanla birlikte oynamaya başladılar.
Çayırların arasında otlayan sevimli inek de onların oyununa imrenerek bakıyordu. Aslan ve minik civciv onun bakışlarını farkettiler ve seslendiler. ‘İnek kardeş, bizimle oynamak istemez misin?’
Sevimli İnek; ‘Tabiki isterim, ben de uzun süreden beri sizi izliyordum oyununuza katılmak için fırsat bekliyordum’ dedi.
Aslan çok mutlu ve huzurluydu. İnek ve civcive kendini ifade etme ve affettirme fırsatı bulmuştu. İnsanlara saygılı olup, iyi geçinerek çok mutlu olabildiğini farketti ve kendi kendine bir daha eski yaşantısına dönmeyeceğine söz verdi. Onları gören ormandaki diğer hayvanlarda civciv, aslan ve ineğin oyununa katıldı. Bütün orman halkı artık aslan ile arkadaş olmuştu..