BİR ANASINIFI ÖĞRETMENİNİN KARNE MEKTUBU

Her sene yeni öğrencilere açarım kapılarımı, yeni yüzlere, yeni gönüllere, yeni hayatlara… Her biri miniciktir ilk karşılaştığımızda… kimi ağlar, kimi ürkek ürkek etrafına bakar, kimi de hemen sınıftaki oyuncaklarla oynamaya başlar. İlk bir ayımız zor ve yorucu geçer. Alışma dönemi deriz buna. İlk defa okula, ilk defa bir yabancıya, -ki bu yabancı ben oluyorum- ilk defa kendi gibi çocukların dolu olduğu bir sınıfa ve belirli kurallara alışmaya çalışırlar. Paylaşmayı, birine saygı duymayı, sırasını beklemeyi, başkasının eşyasını izinsiz almamayı ve teşekkür etmeyi, haklısın demeyi, özür dileyebilmeyi öğrenirler. Bunlar, gözümüze basit gibi gelse de insan olmanın, mutlu olmanın ve birlikte yaşamanın getirdiği temel kurallardır yani anasınıfında kazanılan pek çok davranış bizim ömrümüz boyunca işimize yarayacak davranışlardır. Doğru iletişimin başlıca etkenleridir.
Tam öğrencilerime alışıyorum; istediklerimi, verdiklerimi almaya başlıyorum, velilerimi tanıyorum, kimin neyi ne kadar yapacağını öğreniyorum ki işte o son geliyor ve kapımızı çalıyor. Öğrencilerimi 1. sınıfa teslim etmek için veda saati gelip çatıyor. Sonra yeni bir yıl, yeni bir sınıf, yeni öğrenciler ve yeniden… Yeniden… Yeniden…
İşte bu sene de aynısı oldu. 2013 -2014 Eğitim ve Öğretim Yılını öğrencilerimle sağ salim bitirdik, gelişim raporlarını (size göre karneleri) verdik. Bu sene gelişim raporlarının yanına onları seyrederken içimden geçenleri yazdım, her birinin adına düzenlediğim notu da iliştirdim ve dedim ki öğrencilerime; “Okumayı öğrendiğiniz zaman bunu kendiniz okuyun, benim sizler için duygularım ve dualarım bu satırlarda”

ALINTI