merhabalar ;
ben anaokulunda yeni basladim ve bende orytasyon donemi icin ogretmenlere ogrencilere nasil davranmalariya ilgili sunum yapmam istendi ve yardimci olursaniz cok sevinrim
Tesekkurler
İLKÖĞRETİME HAZIRLIK SÜRECİNDE ANOKULUNUN ROLÜ
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN; YAŞAMIN İLK YILLARININ KALİTESİNİ ARTTIRARAK ÇOCUĞUN İLERİ YILLARDA HEM SOSYAL HEM DE EĞİTİM HAYATINI ETKİLEDİĞİNİ GÜNÜMÜZDE BİLMEYEN YOKTUR. BU YÜZDEN DOĞUMDAN İTİBAREN İLKÖĞRETİM ÇAĞINA KADAR ÇOCUKLARA TEMEL BECERİLER KAZANDIRMANIN GEREKLİLİĞİ DE KAÇINILMAZDIR. OKUL ÖNCESİ KURUMLARIN TEMEL GÖREVİ, ÇOCUKLARIN OKUL DÖNEMİNE KADAR TEMEL BECERİLERİ KAZANARAK BÜTÜNSEL GELİŞİMLERİNİ DESTEKLEMEKTİR. BU BAĞLAMDA SADECE ZİHİNSEL GELİŞİMİN DESTEKLENMESİ YETERLİ OLMAYIP ONLARIN HER ALANDA HAZIR OLUŞLARINI YANİ İLKOKUL İÇİN GEREKLİ OLAN ÖN BİLGİ, BECERİ VE TUTUMU KAZANMIŞ OLMASINI SAĞLAMAK GEREKMEKTEDİR. GÜNÜMÜZDE İLKOKULA HAZIRLIK DENİLİNCE AKLA GELEN İLK SORU “ACABA ANAOKULUNDA OKUMA YAZMA ÇALIŞMALARI YAPILIYOR MU? “ OLMAKTADIR. OYSA İLKOKULA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI TÜM OKULÖNCESİ YILLARI KAPSAYAN VE YAŞAMA DAİR TEMEL BİLGİ VE BECERİLERİ KAZANDIRMAYI HEDEFLEYEN BİR PROGRAM DÂHİLİNDE UYGULANMAKTADIR. HATTA BU ÇALIŞMALAR ÇOCUK DAHA OKULÖNCESİ EĞİTİMİNE BAŞLAMADAN EVDE YAPILMAYA BAŞLANABİLİR. AİLELER TARAFINDAN YAPILAN BELKİ BİLİNÇLİ BELKİ DE BİLİNÇSİZ OLARAK UYGULANAN HİKÂYE OKUMALAR, RESİM YAPMALAR VE AİLE SOHBETLERİNİN TEMELİ BİLE ANADİLİNİ GELİŞTİRİCİ VE TEMEL BECERİLERİ KAZANDIRICI ETKİNLİKLER OLARAK SAYILMAKTADIR. OKULÖNCESİ DÖNEMDEKİ BİR ÇOCUĞU İLKÖĞRETİME HAZIRLAMAK SOSYAL, BEDENSEL, DİLSEL VE ZİHİNSEL OLARAK GELİŞİM ÖZELLİKLERİNİ DESTEKLEYEREK VE ÖZBAKIM İÇİN GEREKEN TEMEL İŞLERİ KENDİLERİNİN YAPIYOR OLMASINI SAĞLAMAK OLMALIDIR.
… ANAOKULU OLARAK BİZLER 3-6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARIMIZIN BÜTÜNSEL GELİŞİMLERİNİ DESTEKLEYEREK VE OKULÖNCESİ EĞİTİMİN EVRENSEL AMAÇLARINI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK ONLARIN İLKÖĞRETİM İÇİN GEREKLİ BECERİLERİ KAZANMALARINI SAĞLAYACAK SİSTEMLİ BİR ÇALIŞMA İÇERİSİNDEYİZ. BU SİSTEMİ OLUŞTURURKEN TAMAMEN ONLARIN BECERİLERİNİN DOĞAL OLARAK GELİŞMESİNİ ÖNCE GÖZLEMLİYOR DAHA SONRA DESTEKLİYORUZ. ÇÜNKÜ BECERİLERİN DOĞAL GELİŞİMİNİ İZLERKEN BU SÜRECE DESTEK OLUNMASINDAKİ TEMEL AMAÇLARDAN BİRİ,ONLARI İLKÖĞRETİMİN KRİTİK DÖNEMLERİNE HAZIRLAMAKTIR.BU HAZIRLIK SIRASINDA ÇOCUKLARIN BELİRLENEN EĞİTİMİ ALIRKEN ZORLANMAMASINA VE HAZIR OLMADIKLARI BİR SÜRECE GİRMEMELERİNE DİKKAT ETMEK GEREKİR.ÇÜNKÜ YAŞAMIN ERKEN YILLARINDAKİ HER TÜRLÜ BASKI VE ZORLAMA ONLAR İÇİN HAYAL KIRIKLIĞI VE OKULA KARŞI TEPKİ GELİŞTİRMELERİNE SEBEP OLABİLMEKTEDİR.OKULLARIMIZDA BU ZORLAMADAN UZAK DURULARAK; ÖRNEĞİN MATEMATİK EĞİTİMİ VERİLİRKEN BİR SIRALAMA İZLENİYOR VE BASİTTEN ZORA DOĞRU , ONLARIN MATEMATİĞİ ANLAMA AŞAMALARINA GÖRE ETKİNLİKLER PLANLIYORUZ.ÖNCE TEMEL BAZI KAVRAMLAR ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR DAHA SONRA SAYMA, SIRALAMA, EŞLEŞTİRME V.B UYGULAMALAR YAPIYORUZ.SAYILAR, KARŞILAŞTIRMALAR, GEOMETRİ V.B ÇALIŞMALARDAN SONRA ÖLÇME VE BASİT İŞLEMLER AŞAMASINA GELMEYİ HEDEFLİYORUZ.
BUGÜN İLKÖĞRETİM 1.SINIF KAZANIMLARI İNCELENDİĞİNDE, BU KRİTERLERİ OKULLARIMIZDA 3-6 YAŞ ÇOCUKLARIMIZIN GELİŞİMİ İÇİN PLANLANAN ETKİNLİKLERİN İÇİNDE BULABİLİYORUZ. ÖRNEĞİN; NEZAKET VE GÖRGÜ ETKİNLİKLERİNİN TEMEL AMAÇLARINDAN BİRİ OLAN “PAYLAŞMANIN ÖNEMİNİ FARK EDEBİLME” 1.SINIF ETKİNLİK ÖRNEKLERİNDE DE GÖREBİLDİĞİMİZ BİR KAZANIMDIR.AYRICA OKULLARIMIZDA 3-6 YAŞ ÇOCUKLARIMIZA, GELİŞİM ÖZELLİKLERİ DİKKATE ALINARAK VERİLEN “OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI” KAPSAMINDAKİ TÜM ETKİNLİKLER (SÖZEL DİL GELİŞİM ÇALIŞMALARI, SES FARKINDALIĞI, YAZI FARKINDALIĞI VE YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI) ONLARIN BİR İŞİ BİTİRME KONUSUNDA SEBAT ETMESİ, ZAMANI VERİMLİ KULLANMASI, MASA BAŞI ÇALIŞMA ALIŞKANLIĞI KAZANMASI, YETİŞKİN GİBİ KALEM TUTABİLMESİ GİBİ BECERİLER KAZANDIRMAK AMACIYLA PLANLANMIŞTIR.
DOĞRU VE PLANLI YÜRÜTÜLEN BİR OKULÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI İLE TEMEL EĞİTİMİN İLK YILLARINDA MUTLU VE BAŞARILI ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK BİZİM TEMEL HEDEFİMİZDİR
ÇOCUK GELİŞİM VE EĞİTİM UZMANI
ŞÖYLE BİR YAZI VARDI HOCAM EĞER UYARSA...BİR VİDEO VARDI ONU BULURSAM YÜKLEYECEĞİM..
BEN BİR DELİYİM
ANLAMAYANA AZ GELİRİM,ANLAYANA ÇOK
İLKÖĞRETİME HAZIR BULUNUŞLUK
OKUL ÖNCESİNDE İLKÖĞRETİME HAZIRLIK VE İLKÖĞRETİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
• Eğitim ön plandadır.
• Gelişimsel programlar uygulanır.
• Grubun özelliğine göre program (yaş, gelişim özellikleri, çevre, bireysel farklılıklar)
• Grup etkileşimi fazladır.
• Süreç önemlidir.
• Esnek bir programdır.
• Ders yoktur.
• Etkinlik süreleri standardize edilmemiştir.
• Kurallar gruba ve grubun özelliğine göre oluşturuluyor.
• Öğretmen rehberdir.
• Sınıf düzenindeki farklılık çocukları programda değişik düzeylerde aktif kılar (sınıf etkinlik köşelerinden oluşmuştur.)
• Çocuklar deneyerek yaşayarak öğrenirler.
İLKÖĞRETİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
• Teoride esnek bir çerçeve program yaklaşımı ve aktif öğrenmeden söz edilse de daha yapılanmış ve öğretmen merkezli olarak gerçekleşir.
• Öğretmenler genelde daha kuralcı ve otoriter bir tutum sergiler.
• Okul öncesindeki sürece bağlı değerlendirme anlayışına karşılık, ilköğretim daha çok sonuca yönelik bir değerlendirme anlayışına sahiptir.
İLKÖĞRETİMİN ÇOCUĞUN YAŞAMINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
• İlköğretim, yetişkin hayatında alacağımız görevler için hazırlanmamızda temel oluşturan bir kurumdur.
• Bu kurumda kazandığımız bilgiler, daha sonraki öğretim yaşamımızdaki başarımızı da büyük ölçüde etkiler.
• Bu kurumda öğretmen ve yaşıtlarımızla kurduğumuz ilişkilerin olumlu ya da olumsuz oluşunun, daha sonraki katılacağımız öğretim basamaklarında davranışlarımızı da etkilemesi kaçınılmazdır.
• İlköğretim evden ilk kez ayrılan çocuğun, günün büyük bir bölümünü yeni arkadaş ve yeni yetişkinlerle geçirdiği evden farklı bir ortamdır.
• Çocuk ilk kez programlı öğretimin gerektirdiği etkinliklere katılmak, belirli bir disiplin planı dahilinde kurallara uymak, öğretmenin talimatını yerine getirmek ve daha da önemlisi okuma-yazma, aritmetik vb. konuları öğrenmek gibi görevlerle karşı karşıyadır
İLKÖĞRETİME HAZIRLIK NEDİR?
• Çocuğun herhangi bir duygusal karışıklığa uğramadan kolayca ve yeterli olarak öğrenebilmesidir.
• Bu yalnızca olgunlaşma ile ulaşılabilecek bir nokta değildir.
• Çocuk bu hazırlığa yeni öğrenme görevlerine temel olabilecek ön öğrenmesini “okul öncesi dönemde” öğrendiklerini tamamlayarak ulaşabilir.
• İlköğretime başlamadan bir dönem önce, matematik ve çizgi çalışmalarının yapılması değil, 5-6 yaş grubu çocukların bütünsel gelişimlerinin desteklenerek, ilköğretim için gerekli becerilerin kazandırıldığı sistemli çalışmalar bütünüdür.
İLKÖĞRETİME HAZIRLIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
• Fiziksel faktörler (Bedensel gelişim, büyüme, hastalıklar)
• Zihinsel faktörler (Zeka, dil)
• Duygusal faktörler (Duygularını ifade etme, anneden ayrılık, kırıklık duygusu)
• Sosyal Faktörler (Ailedeki yetişkinlerin çocukla birliktelik kalitesi, sosyal çevrenin çocuğa sağladığı olanaklar)
İLKÖĞRETİM 1.SINIFA BAŞLAYACAK OLAN ÇOCUKLARIN SAHİP OLMASI GEREKEN YETERLİLİKLER
• Dikkat süresi (ders süresi 40 dak.)
• Kendi kendine giyinme (fermuarını çekme, düğmesini ilikleme,
• bağlama vb.)
• Sırada dik ve belli bir mesafede oturma
• Tuvalet kontrolü
• Kendi temizliğini yapabilme
• Sırasını bekleme, sabır gösterme
• Teneffüslerde kendisini koruma, dengeli hareket etme
• Kendi sorumluluğunu taşıma
• Anneden ve evden kolay ayrılabilme
• Anneden ayrı olduğu için kırıklık duymama
• Öğretmen ile iletişim kurabilme
• Öğretmenin verdiği talimatlara uyma
• Diğer çocukların varlığına katlanabilme ve onlarla baş edebilme
• Kendini ifade etme
• Arkadaşlık ilişkileri ve iletişim
NASIL DESTEKLEMELİYİZ?
• Özbakım Becerileri İle İlgili Çalışmalar
– Kendi işini yardımsız olarak yapma
– Tuvalet, el-yüz temizliğini yardımsız yapma
– Giysilerini yardımsız giyip çıkarma
– Eşyalarını toplama
– Kendi sorumluluğunu üstlenme
• Duygusal Alanda Yapılacak Çalışmalar
– Kendi duygularını tanıma ve ifade etme
– Başkalarının duygularını anlama
– Empati (kendini karşıdakinin yerine koyarak onu anlayabilme)
– Duygusal tepkilerini kontrol etme
• Sosyal Alanda Yapılacak Çalışmalar
– Başkalarıyla iletişim kurma
– Toplumsal kurallara uyma (sosyal kurallar, nezaket kuralları, saldırganlık vb.)
– Yeni bir gruba adapte olma, bir grubun üyesi olma
– Paylaşma, yardımlaşma, işbirliği
– Sorumluluk alma, aldığı sorumluluğu yerine getirme
– Sırasını bekleme, izin isteme
• Psikomotor Alanda Yapılacak Çalışmalar
• Beden dengesini sağlama
• Dengeli yürüme, koşma
• Farklı hareketler yaparken beden dengesini koruma
• Koordineli hareket etme
• Engellerle karşılaştığında seri ve çabuk hareketler yapma
• Vücut organları arasında koordinasyonu sağlama
• El-göz koordinasyonu ve ince motor beceriler
• Nesneleri manupüle etme (bir kaptan diğerine aktarma, makas tutma vb.)
• Düzgün kalem tutma
• Çizgileri birleştirme
• Çizgileri kopye etme
• Zihinsel Alanda Yapılacak Çalışmalar
– Dikkat ve hafıza becerileri
– Matematik becerileri
• Nesne sayma, rakam tanıma
• Nesnelerle arttırma, eksiltme yapma
• Renk, şekil setleri
– Bilimsel düşünme becerileri
• Gözlem yapma
• Tümevarım, tümdengelimsel düşünme
• Neden-sonuç ilişkisi kurma
• Problem çözme
• Dil Alanında Yapılacak Çalışmalar
– Kelime hazinesini zenginleştirme
– Türkçe’yi düzgün kullanma
– Kelimeleri doğru telaffuz etme
– Sesinin tonunu ve hızını ayarlama
– Aynı sesle başlayan-biten kelimeler üretme
– Anlatma ve ifade etme becerileri
OKUL ÖNCESİNDE İLKÖĞRETİME HAZIRLIK NASIL OLMALIDIR?
• Bütün bir seneyi kapsayacak şekilde planlanmalı
• Tüm gelişim alanlarına yer verilmeli
• Her alandaki çalışmalar gelişimsel aşamasına göre planda yerleştirilmeli
• Farklı gelişim alanlarından birbirine yakın ya da takip eden beceriler göz önünde bulundurulmalı
• Aile katılımına yer verilmeli
• Değerlendirme düzenli olarak yapılmalıdır.
• Öğretmen,çocuk ve program bazında değerlendirme yapılmalı
• Dönem başında, ortasında ve sonunda bütünsel olarak yıllık programdaki hedefler paralelinde değerlendirme yapılmalı
• Her ay sonunda yapılacak değerlendirme sonuçlarından bir sonraki ayı planlarken yararlanılmalı
ANNE BABALAR İLKÖĞRETİM 1. SINIFA BAŞLAYACAK ÇOCUKLARINA NASIL YARDIM EDEBİLİRLER?
• Eğer çocuk anasınıfına devam ediyorsa ilköğretim ve anaokulu karşılaştırmasını olumsuz cümleler kurarak yapmamalıdırlar (Anaokulunda oyuncaklar var ama ilköğretimde yok gibi bir cümle kurmak yerine, anaokulunda oyuncakların vardı ilköğretimde ise kendi çanta ve içinde kitapların vs. olacak)
• Anne-babaların ilköğretim ve okul seçimi konusundaki kaygılarını çocuğa yansıtmamaları, çocuğun yanında bu konuları konuşmamaları önemlidir. Aksi taktirde çocukların ilköğretimden korkmalarına ve zaten zor olan bir süreci daha zorlaştırmalarına neden olabilirler.
• Çocukların sordukları bütün soruları onları korkutmadan sadece gerçekleri anlatarak, cevaplayamadıkları sorular için ise çocuğu daha sonra konuşmaya ikna ederek zaman kazanmak, bir uzmana danışarak nasıl cevaplayacaklarını öğrenip mutlaka çocukla paylaşmak son derece önemlidir.
• Çocukları bir ilköğretim okulundan daha önceden izin alarak geziye götürmek kendisini neler beklediğini ve daha önceden yaptığımız açıklamaları desteklediğini görmesi açısından mutlaka yapılması gerekenler arasındadır.
• Bu gezinin çocuğa sınıfların ve genel ortamın gösterilmesi, yöneticilerin ziyaret edilmesi, mümkünse birinci sınıf çocuklarının 10-15 dakika dersine katılması sağlanarak daha etkili olması sağlanabilir.
EĞER SEÇİM HAKKIMIZ VAR İSE OKUL SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR:
• Öncelikle çocuğun gelişim düzeyi bir uzman rehberliğinde (okul öncesi eğitim alıyorsa, öğretmen tarafından sene sonunda bilimsel verilere dayanarak hazırlanan gelişim raporları) objektif olarak tespit edildikten sonra, bu doğrultuda anne-babanın beklentilerini belirlemeleri önemlidir.
• Öncelikle çocuğun gelişim düzeyi bir uzman rehberliğinde (okul öncesi eğitim alıyorsa, öğretmen tarafından sene sonunda bilimsel verilere dayanarak hazırlanan gelişim raporları) objektif olarak tespit edildikten sonra, bu doğrultuda anne-babanın beklentilerini belirlemeleri önemlidir.
• Anne babaların kendi ideallerinden önce çocuklarının kişiliğine, gelişim ve yeterlilik düzeyine uygun okulu seçmeleri çocuğun ilk ciddi eğitim yaşamına olumlu başlaması ve sahip olduğu kapasiteyi maksimum düzeyde kullanabilmeleri açısından son derece önemlidir (Çocuk çok sıkı kurallara uyamayacak, bir çocuksa onu bunaltacak kadar disiplinli bir okula gönderilmemesi vb.)
• Okulları gezerken çocuğu da beraber götürmek önemlidir. Çünkü en az bizim kadar çocuğun da gideceği okulu sevmesi önemlidir.
• Okulun yeri, okuldaki eğitim kadrosunun, okul ortamının fiziksel donamının ve okuldaki rehberlik hizmetlerinin yeterliliği vb. özellikler araştırılarak okul seçiminin yapılması önemlidir.
ÖNERİLER
• Her çocuğun ilköğretime uyum süreci diğerinden farklıdır.
• Bizler çocuklarımıza bu yeterlilikler kazandırmış olsak da çocuk okulun ilk günlerinde ağlayıp sınıfa girmek istemeyebilir.
• Bu, her çocuğun gösterebileceği normal bir tepkidir.
• Anne-babanın panik olmasını gerektirecek bir durum söz konusu değildir.
• Önemli olan anne-babanın çocuğa kendi duygusallığını yansıtarak bu durumu daha güç hale getirmemesidir.
• Anne-babanın kararlılığı çok önemlidir. Onu anladığımızı belirtmek, ancak bununla baş edebileceğini de vurgulamak önemlidir.
• Eğer çocuğumuz ilköğretime iyi bir şekilde hazırlandıysa bu dönemi çok kısa sürede atlatacaktır.
BUDA GÜZEL BİR YAZI... İSTERSENİZ İNCELEYİN..
BEN BİR DELİYİM
ANLAMAYANA AZ GELİRİM,ANLAYANA ÇOK
ÇOCUKLA NASIL İLETİŞİM KURULUR? (ÇOCUK PSİKOLOĞU GÖZÜYLE ÇOCUKLARLA İLETİŞİM)
ÇOCUKLARLA NASIL ETKİLİ İLETİŞİM KURULUR?
- Hocam 40 kez söyledim anlamadı!
- Yapma kızım dedikçe yapıyor!
- Asla söz dinemiyor!
- Ders çalış diyoruz, çalışmıyor
DİYORSANIZ MUTLAKA OKUYUN!
Çocuk anne ve babası ile nasıl iletişim kuruyorsa hayatla da o şekilde iletişim kurar. Ana-baba ve çocuk üçgeninde, ancak tarafların duygu ve düşüncelerini birbirlerine aktarmaları ve başarılı diyalog kurabilmeleri halinde sorunlarına çözüm bulmaları mümkündür.
İşte yazımızda “Çocukla iletişim nasıl kurulur?” ya da “Başarılı iletişim yöntemleri hangileridir?” gibi soruların cevapları verilmeye çalışılacaktır.
İletişim Nedir?
İletişim bir gülümseme, bir el sıkışma, bir gözyaşı, bir kaş çatma, bir hareket, bir sözcük, bir öpücük, bir tonlama, bir fısıltı, bir göz kırpma, bir kucaklama, bir homurtudur.
Yüzeysel olarak bu süreç sadece alışkanlık işi ve basit gibi görünebilir. Ancak eğer iletişimin içeriğine bakarsanız iletişimin birlikte ve doğru biçimde işlemesi, bütün sürecin işlemesini sağlayan 4 parçadan oluşmaktadır.
KAYNAK : iletişimi başlatan, aktaran kişidir.
MESAJ : iletmek istediğiniz şeylerin konusu ve içeriğidir.
KANAL : iletmek istediğiniz düşünceleri aktardığınız araçlardır. Ses tonu, kelimeler ve beden dilidir.
ALICI : söylediğiniz kişi ya da sizi dinleyendir.
Bir davranışı yorumlarken değer yargılarımız devreye girer. Oysa değer yargılarıyla davranışları ayırt edebilmeliyiz. Sorunları ayırt edebilmek ve müdahalelerimizi gereken yerlerde ve doğru olarak yapabilmek için bir davranış penceresi çizelim.
-----------------------------------------------
KABUL EDİLİR BÖLÜM
KABUL ÇİZGİSİ -----------------------------------------------
KABUL EDİLEMEZ BÖLÜM
-----------------------------------------------
Çocukların ve izlediğimiz her kimsenin davranışları bu pencerenin içinde yer alır. Davranışların kabul edilip edilmemesi, bizlerin o davranışa tanık olduğumuzda yaşadığımız duygularla bağımlıdır. Şöyle ki davranış oluştuğunda (örneğin çocuk burnunu karıştırıyor) olumsuz duygular yaşıyorsak (kızıp bağırıyorsak) davranışı kabul etmeyiz. Olumsuz duygular yaşamıyorsak (örneğin yakın bir arkadaşımızla o anda hararetli bir konuşma yapmaktayız) o davranışı görmezlikten gelebilir, tepki göstermeyebiliriz.
Bu durumda kabul çizgisinin devamlı aynı yerde durmadığını, değişken olduğunu düşünmek zorundayız. Kabul çizgisinin değişkenliğini 3 önemli etken yaratır:
1)BEN 2)ÇOCUK 3)ÇEVRE
1)BEN: Eğer keyifli günümdeysem benim ve ailemin herhangi bir sağlık veya diğer önemli sorunu yoksa acelem yoksa eşimle kavga etmemişsem vs. o gün birçok davranışı kolay kabul edebilir hatta genellikle kızdığım davranışları dahi göz ardı edebilirim. Ama zor günümdeysem “Kabul Çizgim” çok yukarıdadır.
2)ÇOCUK: Davranışların kabul edilip edilmemesi çocuğun yaşına ve cinsiyetine bağlıdır. 2 yaşındaki çocuğun parmağını emmesi kabul edilebilir ama 8 yaşındaki çocuğun bu davranışı kabul edilmez. Ayrıca anne-babalar kendilerine benzeyen çocuklarına daha farklı tepkilerde bulunabilirler. Bu farkında olmadan, düşünmeden sadece yakın hissettiğimiz için gösterdiğimiz tepkilerdir.
3)ÇEVRE: Çevreye verdiğimiz önem davranışı kabul edip etmememizi etkiler. Örneğin evde çocuğun istediği gibi yemesine izin verirken bir yere misafirliğe gittiğinde daha özenli yemek yemesini isteriz.
MESAJ İLE İLGİLİ SORUNLAR
Sözle aktarılan bir mesajın dinleyeni şöyle etkilediği görülmüştür.
• Söylediğiniz şeyin –sözel mesajınızın-inandıracak payı yalnızca %7 dir.
• Onu söyleme tarzınızın-ses tonunuzun-payı %38 dir.
• Konuşurken hareket etme tarzınızın-gönderdiğiniz sözsüz mesajların- dinleyicinizin inanacağı şeydeki payı %55 gibi inanılmaz bir orandır.
Sözel mesajlar
Olumlu Olumsuz
* ....tarzın hoşuma gidiyor *Saçmalama!
* Bana bundan söz etsene *Sana kaç kez söylemem lazım?
* Daha fazlasını duymak istiyorum *Sen hiçbir zaman...
* Nasıl yardım edebilirim *Sen hiçbir zaman...
* Kendini gerçekten kötü hissetmiş olmalısın *Sen her zaman...
* Seni seviyorum *Sen hiçbir zaman...Bu çok aptalca!
Ses Tonu Mesajları
Olumlu Ses Tonu Mesajları -- Olumsuz Ses Tonu Mesajları
İlgili Onaylayıcı -- Alaycı Suçlayıcı
Sevecen Düşünceli -- Sert Dışlayıcı
Yumuşak Tarafsız -- Yargılayıcı Katı
Sakin Hoşnut -- Kızgın Engellenmiş
Destekleyici İçten -- Duygusal Korkmuş
Neşeli -- Gergin Azarlayıcı
Sözsüz Mesajlar
Olumlu İşaretler-- Olumsuz İşaretler
Gülümseme Göz teması -- Kaba hareketler Sırıtma
Başıyla onaylama Dokunma -- Çatık kaşlar Eller havada
Açık kollar Gevşemiş vücut -- Ağlama Dürtme
Dikkat kesilme Öne eğilme -- Tiksinme Parmak işaretleri
Yakınlaşma -- Uzaklaşma Gösterme
İLETİŞİMDE ENGELLER
Yetişkinlerin çocuklarıyla iletişimde aldıkları tavırları belli başlıklarla özetleyebiliriz:
1-Emir verme, yönetme:
“Yapman gerekir....yapacaksın....yapmak zorundasın.”
-Söylenenin tersini “denemeye” davet edebilir.
2-Uyarma, tehdit etme:
“...yapamazsın.....ya yaparsan....yoksa...”
-Korku boyun eğme yaratabilir.
3-Ahlak dersi verme:
“...yapmalıydın....senin sorumluluğun....şöyle yapmak gerekir....”
-İnatlaşmaya davet çıkarır, Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir.
4-Öğüt verme, çözüm getirme, fikir verme:
“Ben olsam....neden böyle yapmıyorsun?...Bence,,,sana şunu önereyim...”
-Çocukların kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder.
5-Mantık yoluyla inandırma:
-“İşte şu nedenle hatalısın....” “Olaylar gösteriyor ki....”Evet..ama...”“Gerçek şu ki...”
-Çocuğun kendini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine neden olabilir.
6-Yargılama, eleştirme, suçlama:
“Olgunca düşünmüyorsun...” “Sen zaten tembelsin...”
-Yetersizlik, aptallık ve yanlış değerlendirme anlamı taşır.
7-Övme, görüşüne katılma, teşhis koyma:
“Çok güzel...” “Haklısın,o öğretmen berbat birine benziyor..”
-Ailenin beklentilerinin çok yüksek olduğunu anlatır.
8-Ad takma, gülünç duruma düşürme:
“Koca bebek..” “Hadi bakalım süpermen..” “Gerizekalı”...
-Çocuğun kendini değersiz hissetmesine yol açar.
9-Tahlil etme, teşhis koyma:
“Senin derdin nedir biliyor musun?” “Her halde çok yorgunsun.” “Aslında sen öyle demek istemiyorsun.”
-Tehdit edici,tedirgin edici olabilir.
-Başarısızlık duygusunu uyandırabilir.
10-Teskin etme:
“Zamanla kendini daha rahat hissedersin...”
-Çocuğun kendini “anlaşılmamış” hissetmesine neden olur.
11-İnceleme, araştırmak, soruşturmak:
“Neden...?Kim?....Sen ne yaptın?...Nasıl?....”
-Çocuklar sorulara genellikle hayır demeye, yarı doğru cevaplar vermeye başlarlar.
12-Konu değiştirme, işi alaya vurma,şaka yolu:
“Sen neden dünyayı yönetmiyorsun?”
-Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, olaylardan kaçmak gerekli, mesajını ime edebilir.
Yetişkinlerin %90'ında biraz önce söz edilen davranış özelliklerinin bulunduğu gözlenmiştir. Bu tipik cevaplar çocukla ileri derecede bir iletişimi engellediği için “iletişimi engelleyen kategoriler” olarak anılırlar. Çocuklar böyle bir cevap karşısında iletişimi genellikle keserler. Ya da karşı saldırıya geçip kendilerini savunurlar. Yetersizlik ve aşağılık duygusu hissederler.
İletişim engelleri, kendini anlatmaya çalışan çocuğa yardımcı olmadığı gibi, onun ileriki sorunlarını da anlamamasına, içine atmasına neden olur.
ETKİLİ İLETİŞİM YOLLARI
A-Sessizlik: Sessizlik kadar kişiye konuşma olanağı tanıyan güçlü bir etken yoktur. Sadece sessiz durarak karşıdaki kişiye, çocuğa konuşma alanı bıraktığımız için, çocuk konuşmaya yönelebilir.
B-Duyguların Anlaşılması: Kişiye gerçekten anlaşıldığı, dinlenildiği ve değer verildiği hissi uyandırır. Son derece etkilidir.
“Korkmuş görünüyorsun.”
“Öğretmenine biraz kızmış gibisin.”
C-Kabul Mesajları: Gözlerine bakmak, ses tonunu kullanmak, onaylamak, başınızı sallamak, ellerinizi omzuna koymak gibi doğru yerde doğru beden dilini kullanmak şifre çözücü etki yapar.
D-Ben dilini kullanmak: “Sen” yerine “Ben” dilini kullanmak, en azından kavgayı, inatlaşmayı ve direnci kırar.
“Ayakkabılarınla içeri girdiğinde ve yerler çamur olduğunda üzülüyorum.”
Saygılarımla
Uzman Psikolog Ramazan ŞİMŞEK
Çocuk ve Aile Terapisti
HOCAM BU YAZILARI İNCELEYİP BİR SLAYT OLUŞTURABİLİRSİNİZ...İYİ ÇALIŞMALAR..
BEN BİR DELİYİM
ANLAMAYANA AZ GELİRİM,ANLAYANA ÇOK