Sevgili dilek31 öğretmenim; Konuyu bir gün önce açmışsınız, dün sitemize girememiştim, hemen yanıt veremediğim için özür dilerim.
goncafiliz öğretmenim de size çok güzel önerilerde bulunmuş.![]()
Özellikle benden bir yanıt beklediğinizden midir, nedir?, goncafiliz öğretmenimden başka mesaj yazan olmamış.
Yaşadıklarınız öylesine stres yaratan olaylar ki, mesleki bıkkınlık yaşamanız da bir o kadar olağan. Kim olsa böyle hissederdi.
Hepimiz mesleğimizi sürdürürken farklı sorunlarla karşılaşıyoruz. Çaba çok, engel çok, problemleri engellerle çözmeye çalışmak ayrı bir dert.
Bazen şöyle düşünürüm; ''Evrene olumlu enerji göndermeliyim. Böylece olumlu olaylarla karşılaşabilirim.'' Başlayacağım her yeni işe, her yeni güne bu umutla başlamak...
Ben satır satır her sorununuzu irdeleyelim diyorum:
1. BODRUM KAT:Öğretmenim aramızda minicik bir pencere ile ışık almayan bir ortamda öğretmenlik yapmaya, sağlıklı çocuklar yetiştirmeye çalışan sayamayacağımız kadar çok meslektaşımız olduğunu biliyorum. Hem de il merkezlerinde... Sizin sınıfınızın bodrum katta olması sorunu asla size ait değil, bu ortamı size verenlerin sorunu, bizi anlamaya çalışmayanların sorunu...
Peki bu konuda neden itiraz etmeyiz? Neden sağlık konusunu ikinci plana iteriz? Soruma yanıtı yine ben vereyim. Bizler her ortama göğüs gerip; ''tamam, yaparım, güzelleştiririm.'', deriz. Çünkü bizim meslek aşkımız hiç bir branşta yoktur. Kimse de bu zorlukları çekmez.Bizler iteatkarız, seveceniz, çatışmaya girmek istemeyiz. Korktuğumuzdan mı? Elbette hayır. Streste kalmak bizi yıpratacağından olaylardan uzak dururuz. Bence artık tepki gösterme zamanı. Atalarımız ne güzel demişler; ''Ağlamayan çocuğa meme vermezler.'', diye.
2. ŞUBE DEĞİŞTİRME: İşte bunu anlamadım. Hem otistik çocuk veriliyor, hem şube değişiyor? Sizin öğrenciler ne oldu? Yoksa şube yerine devre mi, demek istediniz? Öğrencilerinizle birlikte sabahçı ya da öğlenci mi oldunuz?
* Bu durum size şifaen mi, söylendi?
* Bu durumda siz şifaen mi, müdürünüze durumunuzu söylediniz?
* Öğretmenim her iş resmi yolla olmalı. Siz okul müdürünüze bir dilekçe verip, tarih ve sayısını gelen evrak defterine işleterek durumunuzu anlattınız mı? Okul müdürünüzden size resmi cevap geldi mi?
3.CEZA: Aşırı hareketli dediğiniz bu çocuğa aile ortamında kurallar öğretilmemiş, evde serbest büyümüş olabilir. Çocuk doğru ile yanlış olanı bilmiyor olabilir. Bu nedenle davranışları istenen nitelikte olmayabilir. Ya da ilgi ihtiyacı çok fazla olabilir. Bu çocuğu yeterince tanıdınız mı? Sizden önceki öğretmeninin gözlem notlarını okuyup, hemen ev ziyareti yaptınız mı? Problemin ne olduğunu öğrenmek, buna uygun çözüm aramak sizin yıpranmanızı ortadan kaldıracaktır. Çünkü ceza verdiğinize göre sabrınızın, sinirlerinizin bitim noktasına gelmiş, çocuğa ne yapıp da faydalı olabileceğinizin araştırması içine girmiş olmalısınız.
Çocuğa uyguladığınız cezanızın türü nedir, ki diğer çocuklar bu çocukla alay ediyor? Bu durumda diğer çocukların bu çocuğu rencide etmemeleri için mutlaka önlem almalısınız. Konu ile ilgili olarak daha detaylı bilgi sahibi olursak nerede yanlış yaptığınızı belirleyip, ona göre hep birlikte bir çıkar yol çizmeye çalışabiliriz. Şöyle ki, gözlem notu yazmanızı rica ediyorum. (Şöyle oldu, şöyle dedim, şöyle davrandım.)
Konu ile ilgili olarak goncafiliz öğretmenimin yazdıklarını tekrarlamak istemiyorum, çünkü ona katılıyorum.
4. ''çocuk okula gelmek istemiyormuş'' arkadaşınız böyle dediyse iki türlü düşünülür. 1. velinin dediği gibi diğer çocukların çocukla alay etmeleri.
2. Bu öğretmenin otistik çocuktan dolayı gururunun kırılması nedeni ile kendince kendini savunma, temize çıkarma içgüdüsü.
Ben önce çuvaldızı kendime batırırdım. 'Ben nerede hata yaptım?'', derdim. Çünkü kendimizi geliştirebilmenin en iyi yolu öz eleştiri yapabilmekten geçer.
5. ''Ben şimdi kötü öğretmen modunda hissediyorum.'', demişsiniz. Canım öğretmenim; böyle hissetmeniz doğal. Çünkü çevrenizdeki insanlar sizin böyle hissetmenizi sağlamışlar. Olaylar, kulağınıza gelen söylemler...
Nasıl her etkinliğin sonunda ve gün sonlarında değerlendirmeler yapıyorsak, eminim siz de o gün ile ilgili artılarınızın ve eksilerinizin de iç muhakemesini yapıyorsunuzdur. Hiç birimiz mükemmel değiliz. Yanlışlık yapmadan doğru olanı bulamaz, deneyim sahibi olamayız. Üniversitede okutulan mesleki kitapların tıkayıcı olduğu noktadasınız. Hiç biri size bu noktada yardımcı olamıyor, değil mi?
Ben de yıllar önce deneyimsizdim, çaresizdim. Ben de çocuklara ceza verdim, ben de eleştirildim, beni de çekemeyenler oldu, düşüncelerimi kabullenmeyenler oldu...Bunların hepsi olgunlaşmama birer zemin hazırladı.
Öğretmenim zaman en iyi ilaçtır. Ama bu ilaç; sizde aşı etkisi yapacaktır.
Seneler geçince size sıkıntı veren bu günlere tebessüm ederek bakacağınızı biliyor, sorduğum sorulara vereceğiniz yanıtları sabırsızlıkla bekliyorum.