Cem, güzel bir bahar sabahı uyandı.Pencereyi açtı, temiz havayı ciğerlerine çekmek için derin bir nefes aldı.”Oh, be!”, dedi içinden.”Ne güzel bir sabah…”
Terliklerini giydi, yatağını düzeltti; sonra annesinin odasını kontrol etti.Annesi odada yoktu. “Mutfakta kahvaltı hazırlıyordur.” diye düşündü ve annesine seslendi:
-Anne, neredesin?
Annesinden cevap alamadı.Bir süre bekledi. Daha sonra mutfağa bakmak için aşağı kata indi.Annesi mutfakta da yoktu.Birden telaşlandı;çünkü annesi bu saatlerde hep mutfakta olurdu.Mutfağın bahçeye açılan kapısından hızla dışarı çıktı.Annesi eğilmiş, bir şeyle uğraşıyordu.Yanına yaklaştığında annesinin bir tabağa süt doldurduğunu gördü.
-Çok korktum, biliyor musun anne?dedi.
Annesi başını Cem’e doğru çevirdi:
-Neden korktun?diye sordu.
-Seni mutfakta göremeyince başına bir şey geldi zannettim.Bu saatlerde hep kahvaltı hazırlardın da.
-Yine kahvaltı hazırlıyorum.
-Bahçede mi?
-Evet,bahçede hazırlıyorum.
-Kime hazırlıyorsun?
-Erik ağacının altında bekleyen çok sevimli birine.Git, bak istersen, dedi annesi.
Cem, erik ağacının bulunduğu yöne doğru yürüdü.O da ne! Bembeyaz bir kedi.Başını kaldırmış maviş gözleriyle kendisine bakıyordu..Elini uzattı, sırtını okşadı.Kedi hiç rahatsız olmadı.Tatlı bir sesle mırıldandı sadece.
Cem:
-Anladım şimdi, anladım anneciğim.Sen, kahvaltıyı bu güzel kediye hazırlıyorsun, dedi.
Annesi:
-Sen de bana yardım etmek ister misin? diye sordu.
-İsterim, dedi Cem.
-Öyleyse git, fırından ekmek al.Hem kedi doysun hem de biz doyalım, dedi annesi.
Cem büyük bir sevinçle merdivenlerden yukarı hızla çıktı.Fırına gitmeden önce pijamalarını çıkarıp elbisesini giymesi gerekiyordu çünkü.
Cem, fırından aldığı ekmekleri annesine uzatırken hem annesine hem de minik kediye yardımı dokunduğu için çok mutlu olmuştu.
ÜLKÜ DUYSAK
Kasım,2006