Türk mutfağının geleneksel damak tatları arasında ilk sıralarda yer alan tarhananın, sahip olduğu besin değerleriyle şifa kaynağı olduğu uzmanlarca da tescil edildi.
Ömer Ürer'in haberi
Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Beslenme Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Karakaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarhananın geleneksel bir ürün olduğunu ve yaşatılması gerektiğini söyledi.
Tarhanada yoğurt, kırmızı biber, domates, soğan gibi sağlığa yararlı bileşenler bulunduğunu belirten Prof. Dr. Karakaya, ''Tarhanadaki yoğurt ve laktik asit fermantasyonu, kalın bağırsak sağlığı için son derece faydalıdır. Kırmızı biber, soğan ve diğer bitkisel kaynaklı gıdalar ise antioksidan etki gösteren fenolik bileşikler açısından zengin kaynaklardır. İnsan sağlığını koruyucu etkisi bulunan tarhana geleneği mutlaka yaşatılmalıdır'' dedi.
-25 YILDIR TARHANA ÜRETİMİ YAPIYOR-
Gediz'de yaklaşık 25 yıl önce başladığı tarhana üretimini kurduğu modern fabrikada devam ettiren Hacı Bayram Oyan, başlangıçta atalarından öğrendikleri yöntemlerle yaptıkları tarhana üretimini, teknolojik gelişmeler doğrultusunda doğal ürün kullanma çizgisinden sapmadan sürdürdüklerini anlattı.
Yöre insanı için tarhananın önemine dikkati çeken Oyan, şunları söyledi:
''Bu bölgede tarhanasız bir gün geçmez. Her gün en az bir öğünde tarhana çorbası içeriz. Tarhananın insan sağlığına çok faydalı bir yiyecek olduğunu bilim adamları söylüyor. Bebeklerden yaşlılara kadar her yaştan insana tavsiye ediliyor. Grip oluruz, iki günde geçer. O kadar uzun sürmez. Sadece ayak üstü geçiştiririz. Tarhanada tamamen doğal ürünler kullanıyoruz.''
Gediz tarhanasını ününe işaret eden Oyan, bu tarhanayı diğerlerinden ayıran özelliğin, tarhananın güneş ısısında değil hava sirkülasyonuna sahip steril ortamda 3 hafta bekletmelerinden kaynaklandığını anlattı.
Tarhanaya nohut ve fasulye gibi başka katkı maddeleri koymadıklarını dile getiren Oyan, bunların mayalanmaya neden olup tarhananın temel yapısını bozduğunu söyledi.
Tarhananın hazırlanışına ilişkin bilgi veren Oyan, kırmızı biber, nane, soğan, yoğurt ve tuzun büyükçe bir kapta karıştırıldığını, bunun ardından daha önce yaptıkları tarhanadan alınan ekşi mayanın bu karışıma konulduğunu belirtti.
Karışıma un ekleyerek tarhanaya ilk şeklini verdiklerini bildiren Oyan, daha sonra kaşıklarla bezlerin üzerine konulan tarhananın 3 hafta hava sirkülasyonunda kurumaya bırakıldığını, kuruma işlemi tamamlandıktan sonra elekten geçirilerek paketler halinde satışa sunduklarını kaydetti.
Tarhanaya rengini veren kırmızı biberin C vitamini deposu olduğuna işaret eden Oyan, tarhana adına ilçede 7 yıldan bu yana belediye tarafından festival düzenlendiğini de sözlerine ekledi.
-''DAR HANE'' İDİ, ''TARHANA'' OLDU-
Bazı kaynaklardan derlenen bilgilere göre, tarhanayı tüketen kültürlerde bu ismin nereden geldiği konusunda çeşitli söylentiler bulunsa da konuyla ilgili kesin bir bilgi bulunmuyor.
Yunan mutfağında ''trhana'' olarak tanınan tarhananın Balkan mutfağına girişinin, Osmanlılar döneminde olduğu belirtiliyor. Anadolu'da tarhana adının kaynağına yönelik en yaygın inanış, şöyle ifade ediliyor:
''Vaktiyle bir hükümdar seferlerinden birini yaparken, bir fakirin evine misafir olmuş. Sıkıntı içinde ne ikram edeceğini şaşıran köylü kadın çabucak bir çorba kaynatıvermiş. Hükümdar kendisine ikram edilen çorbayı çok beğenip, ev sahiplerine övgüde bulunarak, 'bu ne çorbası?' diye sormuş. Çorbayı hazırlayan kadın 'dar hane çorbasıdır, kusura bakmayın. Afiyetle yiyin' demiş. 'Darda olan ev' anlamına gelen dar hane, zamanla tarhana diye anılmış.''
AA