Aşk Bir Kere Yaşanır
Kays’ın Mecnun olmasıyla başladı her şey. Ferhat dağlara vurdu kendini ardından, bülbül vazgeçti menzile ulaşmaktan; gül ile kaldı… Böyle başladı aşkın gerçek yolculuğu, böyle ortaya çıktı yürek sızısı.
Aşk ille yaşanır ya dünyada; yalnız bir kere yaşanır. Olursa şayet sonrakiler, bu, öncekini unutmaktan başka bir çaba ifade etmez. Ten sevdası değildir aşk, yüz sevdası da… Aşk can sevdasıdır sadece.
Yüreğini yalnız ve ancak bir kişi titretmiştir aslında. Aşk, gözlerine bakıp içindeki tutkuyu görme istediğindir maşuğun. Yalnızca onun sesini duymayı emreden duygudur, yalnızca onun tenini, yalnızca onun kokusunu bilmeyi ümitvar kılan tutkudur. Onsuzluğu en büyük korku kılandır sana…
Bir kere yaşamış ve kaybetmişsen, onunla beraber yüreğini de yitirmişsindir aslında. Aynı yolda gidip birbirimizi hiç görmemişsinizdir meğer. Çok insanlar geçmiştir ömrünüzden, çok yerler görmüşsünüzdür; ama aşk yalnızca ikinizsinizdir hâlâ. Yüreğinizdeki koltuk hep boştur aslında. Evinizin duvarlarındaki yüzler hep yabancıdır.
Uçurumlar artık ürkütücü gelmez sana, okyanuslar bir o kadar derin. O’nsuzluk yüreğindeki yegane korkudur: sessiz, kimsesiz… Düğümlenmiş, ömrünün bir köşesine... Yaşadığın her anın içinde o da vardır oysa, ve gördüğün her yüz ondan bir iz taşımaktadır. Kaçıncı kez sığınmışsan da masum yalanların ardına, yalnız onun için çarpmaktadır yüreğin. Onunla aynı evrenin havasını soluduğun içindir nefes alışların.
Nasıl ki tek kullanımlıksa bir mermi, nasıl ki tek bir gün oluyorsa 21. yaşın, tek yaşanımlıktır aşk da… Başka seçenekler de çıkacaktır şüphesiz karşına. Ama yalnızca sevgi damlacıkları ile yaşamayla yetineceksindir o zaman; ve onlarla yaşlanmayla…
Sevgiyle kalın…
DENİZ POLATER.....
değerli bir edebiyat öğretmenimin sitesinden alıntıdır....