Haydi, söyle, hatta anlat uzun uzun bana, çekinme neden sevgisizlik dolu sokaklarda sabahladığını, vefasızlık esen uçurumların kenarında neden gezdiğini anlat çekinme anlat bana. Neden, yüreğini ikna edemedin sevgi sahilinde gezmek için? Sessizlikten isyan eden çaresiz bakışlarını, neden tebessümsüzlük dolu yarınsızlığın içine hapis ettiğini anlat haydi, çekinme...
Bak, nasıl titriyor ellerin.
Bak, nasıl yüreğin kıpırdanmanın depreminde...
Bak, gözlerin nasıl yaşamanın mutluluk dolu sahilinde gezinmek için, can atıyor.
Haydi, anlatmayı söylemeyi dene az konuş? Ne oldu dilin mi lâl oldu?
Umutlarını yarına taşımak adına, bana anlat, umutsuzluğunu...
Dilin gibi bari gözlerin susmasın gözlerin ile konuş ben anlarım seni, çaresizliğin denizinde boğulma...
Uzun uzun anlat ki kaybolan bedenini, hislerini, düşüncelerini, bakışlarını açığa çıkaralım görünür olman için hayata doğru bir adım atman için, az gülümsemen için ne olur az konuş bana anlat, ben dinlerim ben seni.
Senden on adım önde koşan yalnızlığını, mutluluğun neşeli gülücükleri ile yakalamak için, bana çekincelerini söyle beraber onları yok edelim, beraber sessizliğini gülücüklerin neşeli sesleri ile değiştirelim, haydi çekinme yaklaş, yaklaş anlatmaya başla. Selâm ve dua ile.
Mehmet Aluç